Fatih Terim sayesinde Türk futbolunun kangrenleşmiş sorunlarından birini gündeme alma olanağını bulabildik.
Gerçi bu sadece birkaç gün sürecek bir durum ama olsun. Bizim memlekette en can alıcı sorunlar bile gündemde bu süreden daha fazla kalamıyor.
Aylardır şike olayına kilitlenmiş durumdayız. Her türlü gelişmeyi onun üzerinden anlamaya ve yorumlamaya çalışıyoruz. Futbolumuzun bunun dışındaki bir yığın sorunu da bu sayede gözden uzak tutulabiliyor. Sıkıştırılmış maç trafiği, ben yaptım oldu play off'u gibi günlük dertler çok daha ciddi sorunları gündemden düşürüyor.
Sivas'ta iyi-kötü birşeyler yapılmış ve zeminin kar tutması önlenmiş. Ancak bu da yeni bir soruna yol açmış, bu kez yarı bataklık bir zeminde oynama sorununu ortaya çıkarmış. Bu, vaziyeti idare etme anlayışının nasıl bir çıkmaz olduğunu gösteren çarpıcı bir örnek! Sorunları böyle yarım yamalak önlemlerle çözmeye çalıştığınız zaman işte bu şekilde çuvallıyorsunuz! Olsun, bizim bu yolda devam etmemizi kimse önleyemez!
- Trabzonspor kulübü genel sekreteri sayın Hasan Yener'i kutlamak istiyorum. Gerçi onun yaptığı işi bu ülkedeki her kulüp yöneticisi becerebiliyor ama çeşitli konulardaki açıklamalarıyla insanın içine sıkıntı getirme konusunda Yener'in eline kimse su dökemez!
İstanbul'da 2-1 kazanılan Beşiktaş maçı Bordo Mavili takımın bu sezonki ilk büyük maç galibiyeti. Üstelik 1-0 geri düştükten sonra kazanıldığından daha da anlamlı. Karşılaşmanın hakemi Bülent Yıldırım da mükemmel bir yönetim göstermiş... Bordo Mavili takım son dönemeçte play off dışı kalma tehlikesini önemli ölçüde ortadan kaldırmış bu galibiyetle...
Bu koşullarla sayın Yener, başarılarını değerlendiren konuşma yerine, hakem Yıldırım'ın daha önce yönetmiş olduğu maçlarında yapmış olduğu hatalardan bahisle 'Keşke onları da bu kadar iyi yönetseydi' gibisinden bir yakınmada bulunuyor... Toplam 5 saniye tahammül edebildim. Uzaktan kumandanın ne muhteşem bir buluş olduğunu düşünerek şükrettim!
Her durumda sürekli negatif vurgularla değerlendirme yapmak bu memlekette yöneticilik sanılıyor ama bunu yapanlar fena halde yanılıyor. Kendi taraftarlarının bile bundan sıkıldığını küçük bir araştırmayla rahatlıkla ortaya koyabiliriz. Sayın Yener'in bu açıklamalarını ilginç, önemli ve değerli bulan ya da en azından bir işe yaradığını düşünen kaç Trabzonsporlu var acaba?
- Aynı maçla ilgili hakem yorumlarında da ilginç bir nokta vardı. Hakemliği yeni bırakıp yorumculuğa başlamış bir kardeşimize göre Bülent Yıldırım kötü bir maç yönetmişti. Gerekçe de fauller ve kartlarda standart tutturamayışı, oyunun denetimini kaybetmesi türünden hatalarıydı...
Başka hakem yorumcularına göreyse Yıldırım iyi hatta çok iyi maç yönetmişti. Demek ki sahadaki yönetim anlayışı kadar onun yorumu konusunda da standart sıkıntısı var. Zaten ne işe yaradığını anlamakta zorlandığım hakem yorumculuğu böyle örneklerle kendini gülünç duruma düşürmüyor mu?
- TFF'nin yeni başkanı Yıldırım Demirören'in UEFA Başkanı Platini ile görüşmeye gideceği haberi üzerine 'eyvah' demekten kendimi alamamıştım. Çünkü görüşmenin kendisinden çok sonrasında yazılıp söyleneceklerden çekiniyordum. Beklentim de, 'UEFA'nın bizi ne kadar sevdiği ve çalışmalarımızı beğendiği hatta desteklediği' yolunda açıklamalar yapılmasıydı.
Öyle sanıyorum ki Şenes Erzik de tehlikeyi farkedip görüşmeyle ilgili açıklamayı kendisi yaptı. O kadar da değil, UEFA'nın internet sitesinde de bu gelişme bir nezaket ve tanışma ziyareti olarak haberleştirildi. Buna karşın yine de gazetelerde epeyce eğlenceli haberler yer aldı. Kadere karşı konulmuyor!
- Hürriyet'te Özkan Sümer hoca muhteşem yazılar yazıyor. Değeri pek de anlaşılamamış bir futbol filozofu ve eylem adamı olarak bildiklerini-gördüklerini aktarıp önerilerini ortaya koyuyor. TFF bu yazıları kendine rehber edinip bazı adımlar atsa tarihe geçecek nitelikte işler yapar. Ancak içlerinde bu yazıları okuyanların bulunduğundan bile kuşkuluyum.
Birkaç küçük şey...
08 Mart 2012 10:37