Akhisar maçı sonrasında ortaya çıkan erken kutlama havasının bir maliyetinin olabileceğini tahmin etmek zor değildi. Terim ekibini 'rüya takım' şişirmesinden uzak tutmaya çalışsa da övgülere bir itirazı olamazdı. Orduspor, bunun oluşturacağı rehavetten yararlanma konusunda kararlıydı. Uzun süredir sahasında yenildiği tek rakibinden rövanşı almak için ortam uygundu.
Doğrusu Cim Bom bu karşılaşmada Akhisar maçından daha çok çaba harcadı ama eski oyuncusu Hasan Kabze'nin nefis rövaşatasından gelen gole bir türlü karşılık veremedi. Golde Hasan'a en yakın oyuncu olan Hamit'in hamle yapmayışının da payı vardı. Bu oyuncunun sakatlanıp çok erken oyunu bırakmak zorunda kalışı Terim'in işini biraz daha zorlaştırdı.
Orduspor ligin yenilgisiz ekipleri arasında bulunuşunun raslantı olmadığını gösterdi. Mor Beyazlı takım erken bulduğu golün ardından birkaç deneme daha yaptıktan sonra oyunu kendi alanında kabullenmeyi yeğledi. Sarı Kırmızılı takımın 4 forvetli oyunu pek verimli olmadı. Amrabat'ın iki güzel ortasının dışında pek pozisyon bile üretilemedi. Selçuk'un serbest atışının direğin dışına vurması pek talihsizlik değildi; barajın yakın olması ve Burak tacizinde daha iyi vurması pek kolay değildi.
İkinci yarının başındaki 5 dakikalık Sarı Kırmızılı fırtınadan da bir sonuç çıkmadı. Özellikle Burak'ın kayboluşu golü güçleştirdi. Terim'in son yarım saatteki Emre Çolak ve Umut hamleleri beklenen bir gelişmeydi ama istenen ivmeyi getirmedi. Tam tersine ikinci golün yenilmesine yol açtı. Bunun da eski bir Galatasaraylıdan gelişi ilginçti. 1 gol de Yiğit Gökoğlan atsaydı çok eğlenceli olacaktı...
Bu gol öncesinde Eboue'nin penaltıya yatmasının cezası ağır oldu. Rakibin sadece iki adamla geldiği pozisyonda Cris, H.Balta ve Semih'ih hamlesizliği yüzünden yenilen gol Sarı Kırmızılı takımı Devler Ligi'nde de yakabilecek savunma perişanlığının sürmesinden başka birşey değildi. Ofsayt kuşkusu ise 'anlat derdini Marko Paşa'ya!' hikayesiydi.
İkinci golden sonra evsahibinin son 15 dakikayı oynamak istemeyişinin yadırganacak bir tarafı yoktu. Barış Şimşek maçı iyi yönetti; böyle işleri önlemenin bir yolunu bulabilmek kolay değildi. Cuper'in iki golcüsünü çıkarıp oyunu kilitleme anlayışı da başarılıydı. Cim Bom son dakikalarda çaresizlik içinde çırpınıp durmaya mahkum oldu.
Sarı Kırmızılı takım belki de bu sezonun en önemli karşılaşması olan Braga maçı öncesinde Ordu'da şiddetli bir tokat yedi ve bütün fiyakası bozuldu. Umarız ki bu Portekiz takımı karşısında olumlu bir etki yapar.
Rüya ve hakikat
29 Eylül 2012 13:50