2015-2016 sezonu devre arası transfer döneminin şampiyonu, ne Premier Lig, ne İspanyol devleri ne de Fransa veya Almanya...
Dev bir atılımla, gerilerden gelen Çin futbolu, Avrupa’nın devlerinin arasından adeta ellerini kollarını sallayarak geçiyor; 204 milyon Euro transfer bütçesi ile transferin yıldızı oldular.
Türkiye Süper Ligi’nde futbolcu izleyen, başta Brezilyalılar olmak üzere astronomik bedellerle yabancı transferleri yaparak adını duyuran Çin Süper Ligi’ni yabancı cenneti olarak tahmin edebilirsiniz, ama değil.
Tüm bu transfer çılgınlığına rağmen, Çin Süper Ligi’nde ortalama yabancı sayısı sadece 4! Her yıl on milyonlarca, evet on milyonlarca çocuk, dev altyapı sistemlerinde aldıkları futbol eğitiminin ardından lig takımlarında boy gösteriyorlar.
Peki ne oldu da Çin birden bire futbolda bu denli adından söz ettirmeye başladı? Futbolun bir türlü gelişemediğinden bahsedilen Çin’de futbol nasıl parladı?
Son yıllara kadar, geniş ve birbirinden uzak yerleşim yerlerinin üzerine bir de dünya nüfusunun en kalabalık ülkesi olmasını ekleyince, Çin daha çok bireysel sporlarla adından bahsettiriyordu. Futbola dair altyapı örgütlenmesi için gereken yatırım, Çin’deki dev markalarından ve Çinli işadamlarından geldi. Kulüpleri satın aldılar, en büyük yatırım ise altyapıya aktarıldı. Futbol okulları Çin’in dört bir yanını sardı, çocukları futbola çağıran reklam kampanyaları yapıldı. Yaklaşık olarak 10 yıldır süren bu sürecin hasat zamanı geldiğinde, Çin takımları yıldız futbolcu transferine başladılar. Gervinho’dan Ramires’e ve Demba Ba’ya, yıldızları; Sven Goran Eriksson ve Scolari gibi kurt hocaları ikna etmek, çok da zor olmadı Çin kulüpleri için…
25 binden fazla taraftarın doldurduğu tribünler Çin futbolunu, dünyanın en çok taraftar çeken 3 liginden biri olmaya taşıyorlar.
Para, tutku, hükümet işbirliği, onmilyonlarca potansiyel futbolcu adayı, profesyonel futbol eğitim kadroları… Bugün sadece 9 milyon dolar olan Çin Süper Ligi’nin yayın bedelinin 2016 sonunda 200 milyon dolara alıcı bulması bekleniyor.
Endüstriyel futbolun kitabını Avrupalılar yazdı; bu kitabı alıp her maddesini altını çizerek okuyan, en doğru örnekleri seçip kendi kültürüne uyarlayan Çinliler, bugünlerde boy gösterisine hazırlanıyor. Ve adeta bizlere mesaj veriyorlar: “Yazmak yetmez, okumak ve okuduğunuzu da anlamak gerekir”
