Bursaspor, final özelliği taşıyacak bir maça çıkacak bugün. Puan alırsa Şampiyonlar Ligi'ne biraz daha güvenli tutunacak. Grupta üçüncülüğü kovalamak için önemli bir avantajın sahibi olacak.
Maçı kaybederse çok büyük olasılıkla grubu son sırada tamamlayacak. Çünkü, Glasgow Rangers, 2 maçta puanını 4'e çıkaracak. Bu grubun ilk iki sırası, bana göre Manchester United ile Valencia'dan oluşacak. Ama Bursaspor'u yenmesi halinde Rangers da bir üst tur için koşulları zorlayacak. Bursaspor'un deplasmanda Valencia ile içeride ve dışarıdaki Manchester United maçlarından gerçekçi bakarsanız puan çıkarması çok zor.
Zaten o nedenle Bursaspor, kendisi için final özelliği taşıyan bir maça çıkacak. 51 bin seyirci kapasiteli Ibrox Stadı'nda iştahlı bir Glasgow Rangers ile onu baştan sona destekleyecek ateşli bir taraftar grubu bekleyecek Bursaspor'u bu akşam.
Glasgow Rangers, 12 takımlı İskoç liginde şu anda 6 maçta topladığı 18 puanla lider. İskoçya Ligi, Avrupa'nın zayıf sayılabilecek liglerinden birisi. Uluslararası arenada önde gelen iki takımı var; birisi Glasgow Rangers, diğeri Celtic. İki takım arasındaki sert rekabet, alışılagelmiş rekabetlerin çok ötesinde ve dine dayalı. Celtic Katoliklerin kulübü... Rangers ise Protestanların. O rekabetin bu sezonunda, iki takımı lig sıralamasında yalnızca averaj ayırıyor. Celtic de tıpkı Rangers gibi 6'da 6 yaptı. Üstelik averajı da aynı, yani +11. Lâkin Rangers'ın attığı (16), Celtic'in attığından (13) fazla.
Bursaspor, uluslararası arenada deneyimi son derece az bir takım. O deneyimsizliğin, tabii ki Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk maç heyecanıyla birleşip nasıl da büyük bir handikaba dönüştüğünü Valencia maçında görmüştük.
Bu defa daha dirençli bir Bursaspor izleyeceğimizi düşünüyorum. Çünkü Bursaspor, oyunu bu kez ağırlıklı olarak tek yönlü oynayacak. Yani savunmada kalacak. Ani ataklarla çıkıp, rakip savunmanın arkasına sarkmaya ve gol aramaya çalışacak. Ve bir de en iyi olduğu konuda, duran toplardan medet umacak. Bursaspor, ligimizin sahaya en iyi yerleşen takımlarının başında geliyor. Zaten en önemli artısı da buradan, yani oyun alanına doğru yerleşmekten kaynaklanıyor. Birbirleriyle oynama alışkanlığı gelişmiş uyumlu bir savunma ile o savunmaya iyi destek veren orta alana sahip.
Ertuğrul Sağlam, Valencia maçından sonra yoğunlaştırdığı rotasyonda, dikkat edin iki bloka pek dokunmadı. Ağırlıklı olarak arka alanı Ali Tandoğan, Stepanov, Ömer Erdoğan, Vederson, orta alanı Volkan, Hüseyin, Ivan Ergic, Ozan'dan kurdu. Sadece önde değişiklikler yaptı. 6 lig maçında sadece iki isimden hiç vazgeçmedi: Ali Tandoğan'dan ve Ozan'dan. Diğer oyuncuların bazılarını rotasyona soktu. İlk on birinde toplam 20 oyuncu oynattı.
Bu maçta da Bursaspor'un sahaya bilinen savunma ve orta alan kurgusuyla çıkacağını düşünüyorum. Önde kim oynayacak, onun arkasında kim yer alacak? Sağlam'ın yalnızca bu konuda alternatif arayışlar peşinde olacağını sanıyorum. Ama sürati, çabukluğu, rakip savunmanın arkasına sarkmadaki yeterliliğinin getirdiği fiziksel özelliklerle Sercan'ın bir adım önde durduğunu tahmin ediyorum.
Aslında konu, kimin oynayacağından önce Bursaspor'un takım olarak nasıl oynayacağı.
Bu sezon alınan yabancı oyuncuların şu ana dek ne yazık ki takıma katkıları yeterli olmadı. Steinert, Svenson, Insua 1'er, Nunez 3 kez ligde ilk 11'de oynadı. Sakatlanana dek yalnızca Stepanov devamlılık sağladı. Takımın oyun kalitesini daha yukarıya taşıması için alınan bu oyuncuların, gerekli verimi en azından şu ana dek sağlamakta zorlanmaları, Bursaspor'un yine geçen sezonki kadrosunu ön plana çıkardı.
Bugün o kadrodan dirençli bir futbol bekliyoruz. Kora kor bir mücadele bekliyoruz. Ve puan alarak, rövanş için de işe yarayacak bir sonuç istiyoruz.
Ben Bursaspor'un gerçekçi hedefinin UEFA Avrupa Ligi olduğunu savunanlardanım. O lige kalabilmenin olmazsa olmaz koşullarından biri, Glasgow'dan puanla dönmek. Beraberlik başarı, galibiyet muhteşem olur. Glasgow'da, Ibrox'ta bir timsah yürüyüşü... Çok yakışır ve çok şık durur.
Ekibini söyle, ne olduğunu söyleyeyim!
Şota Arveladze, bana göre bu ülkeye gelen en verimli, en yararlı 5 yabancı oyuncudan biriydi. Trabzonspor formasıyla Şota'nın onlarca maçını izledim. Çabuktu, teknikti, becerikliydi. Oyun zekâsı, gol vuruşları müthişti. Onu izlemek başlı başına bir keyifti.
Oyunculuğundaki üst düzey özelliklerinin ötesinde, Şota, ilişki yönetiminde de farklı bir duruşun sahibiydi. Ölçülüydü, saygılıydı, nazikti. Trabzonspor taraftarının tartışmasız en sevdiği isimlerdendi. Nitekim pazar günü Kayseri'de oynanan maç öncesi, taraftar o sevgisini Şota'yı Trabzonspor tribünlerine çağırarak gösterdi.
Şota Arveladze, biliyorsunuz bu sezon Kayserispor'un başında. Teknik adamlık kariyerinin ilk önemli durağında. 6 maçta 3 galibiyet, 2 beraberlik, 1 yenilgiyle takımı 11 puanda. Yani başlangıç aşamasında oldukça iyi durumda.
Peki bu performans nereden kaynaklanmakta?
Yaptığı akıllı seçimden... Yani ekibini güçlü kurmaktan.
Gerardus Van Der Lem'i sanırım çoğunuz tanımazsınız. Belki büyük çoğunluğunuz adını bile yeni duymaktasınız.
Van Der Lem, 57 yaşında, kariyeri küçümsenmeyecek başarılarla dolu bir Hollandalı. Bir dönemler AZ Alkmaar (1985-86/1999-2002) ile Suudi Arabistan Millî Takımı'nın (2002-2005) teknik direktörü. Van Gaal'in Ajax ile Barcelona'daki görkemli şampiyonluklarda yardımcısı. Ajax'la 1991-92'de UEFA Kupası, 1994-95'te Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 1995'te UEFA Süper Kupası ile FIFA Konfederasyon Kupası'nı, Barcelona ile 1997'de UEFA Kupası'nı kaldırmış bir futbol adamı. Son derece deneyimli. Gerardus Van Der Lem, sezon başından beri Şota Arveladze'nin ekipteki 1 numaralı yardımcısı, en önemli danışmanı.
Peki, Laszlo Jambor'u duymuşluğunuz var mı? Kimdir, ne iş yapar, neye yarar bileniniz bulunmakta mı?
Laszlo Jambor, 63 yaşında bir Macar. Basketbol kökenli. Tam 14 yıl Ajax'ta kondisyoner olarak görev yapmış. Ajax'ın Van Gaal döneminde yaşadığı her başarıda o da var. Leo Beenhakker, Morten Olsen, Ronald Koeman dönemlerinde de takımın kondisyoneri. Hollanda'da kondisyon konusunda en önde gelen uzmanlardan birisi. Ayrıca Van Der Lem'in Suudi Arabistan Teknik Direktörlüğü döneminde ekip üyesi.
Bu sezon o da Kayserispor'un kondisyoneri.
Şimdi anladınız mı, Kayserispor neden başarılı, niye iyi?
Bu Şota, oyunculuğunda da cin gibiydi. Hem akıllı hem zekiydi. Teknik adamlığında da sanırım aynı çizgide yürüyecek. Çünkü görünen o ki, yeni kariyerinin her etabında aklıyla hareket edecek. Eski hocalarını ekibine alarak bilgi, birikim, deneyim takviyesiyle çıktığı yolda, galiba Şota Arveladze ismi, teknik adam olarak da büyüyecek.
Final gibi bir maç!
29 Eylül 2010 12:16