Her şey değilse de, en azından maçın bir saatlik bölümünde çok şey güzeldi.
Fenerbahçe'nin isteği, yüreği... Oynadığı futbol... Verdiği mücadele... Elde ettiği skor... Alex'in uzun bir aradan sonra golle buluşması... Volkan'ın daha ilk dakikada, 'Bu da çıkartılır mı' dedirten türden kurtarışı ve arkadaşlarına rahat oynayın mesajını yollayışı. Tabii ki Meireles-Mehmet Topal ikilisinin orta alanı toparlayışı... Uzun zamandır hasret kaldığımız Fenerbahçe keyfini, doya doya yaşanmasını sağlayan yeterliliklerdi.
Ama sonrasında her şey ters yüz oldu. Alex-Baroni değişikliğinin ardından, biraz skoru koruma telaşı, çokça topu önde tutamamak yetersizliği yüzünden Fenerbahçe zorlanmaya başladı. Marsilya bir kâbus gibi kale önüne çöktü. Müthiş bir baskı kurdu. Oyun öne taşınamayınca orta alanda pas alışverişi yapılamayınca Marsilya'yı tehdit edecek bir girişim olmayınca pozisyonlar da birbirini kovaladı. 82'de Valbuena, 90+4'te de Andre Ayew'in golleriyle ayağa gelen kısmet tepildi. Kazanılmış maçta iki puan kaybedildi.
Teknik adam tercihleri, tabii ki iyi niyetle ve oyun içerisinde bir stratejiyi oluşturmak için yapılır. Aykut Kocaman, Alex'i kenara alırken büyük olasılık orta alanı dinamik tutmayı ve skoru korumayı düşünmüştü. Baroni yetersiz kalınca, bu plan yerine oturmadı. Ama daha sorunlusu Sow-Bienvenu değişikliği oldu. Fenerbahçe'nin topu önde tutmasının hayati önem taşıdığı bir bölümde, tam da bu rolün biçilmiş kaftanı olan Semih kulübede otururken, dağınık bir ani atak oyuncusu Bienvenu'yu oyuna almak ne derece doğruydu? Dahası, Bienvenu oyundayken Caner-Stoch değişikliğini yapmak! Bari Caner-Semih değişikliği yapılsa, Bienvenu kenara, Semih santrfora alınsaydı. Takım daha rahatlamaz mıydı?
Fenerbahçe, tam da yüreklere su serpmeye başladığı bir maçı, biraz da oyuna müdahalelerdeki hatalardan bu hale getirdi ve kötü sonla noktaladı.
Tabii ki önemli bir avantaj kaybedildi. Ancak yine de yarış devam ediyor. Fenerbahçe'nin hep eleştirdiğim bu savunma anlayışını artık ciddi ciddi gözden geçirmesi şart. Başta Sow, Bekir, Bienvenu olmak üzere, bazı oyuncuların kendi performanslarını sorgulamaları da şart. Bir de Aykut Kocaman'ın sakin bir kafayla şu maçın son yarım saatini izlemesi, yaptığı müdahaleleri de dikkate alıp değerlendirmesi şart.
Yoksa, çok da zorlanmadan çıkılabilecek bu gruptan ileriye taşınmak hayal olur.
Bir başka sorgulamayı ise Fenerbahçe taraftarının yapması şart. Şu tribünlerde yakılan elliyi aşkın meşale... Marsilya kalesi önüne çöktürülen duman bulutu... Maçın bir dakikayı aşkın durdurulması... Sadece yakışıksız değil. İğrenç... Utanç verici... Ve bir futbol ayıbı.
Pes vallahi!
21 Eylül 2012 13:08