Bir kimlik bunalımında Fenerbahçe.
Uzunca bir zamandır ağız tadıyla izleyeceğimiz oyun bütünlüğünü zaten sunamıyor. Ama daha vahimi... Deplasmana çıktığında artık resmen korkuyor. Anlaşılmaz bir tutukluk, şaşılası bir dağınıklık içinde. Adeta eli ayağı birbirine karışıyor. Üst üste yaşanılan kayıpların tabii ki baskısı altında. Ancak o baskıdan arınacak bir takım duruşunu da asla gösteremiyor.
İşte dün... Ve özellikle de ilk yarı. Daha baştan rakip alana yerleşen Karabükspor. Mehmet'le iki stoperi sürekli yıpratan, Cernat'la sürekli arayışta olan Karabükspor. İlk 15 dakikada 5 korner atışı kazanan Karabükspor. Oyuna yüreğini, mücadelesini, hırsını yansıtan Karabükspor devrenin bitim anlarında üst üste iki gol bulan yine Karabükspor.
Peki Fenerbahçe ne yapıyor bu bölümde? Sözüm ona topa daha fazla sahip olan taraf. Daha fazla pas yapan taraf. Lakin rakip kalede tek etkili atağı yok bu Fenerbahçe'nin. Cristian-Mehmet Topuz ikilisi orta alanı tutamıyor. Alex, Ragued'in kıskacından çıkamıyor. Caner ile Stoch kanatlarda hiçbir etkinliği sağlayamıyor. İleride Sow sürekli yalnız. Jahiç-Mabiala ikilisi arasında kımıldayamıyor. Kanatların hiç işlemediği, dış şutların gelmediği bu bölümde, önce Stoch'un asistiyle Cernat takımını öne geçiriyor. Bir dakika sonra Alex'in önde kaybettiği topu, dengesi bozulan savunmanın arasında alan Cernat, Mehmet Yıldız'a, o da Birol'a veriyor ve santrası yapılmayan golle Karabükspor umduğundan çok daha kolay bir skoru buluyor.
İkinci yarıda Karabükspor, skoru koruma derdinde. Fenerbahçe ise gol arayışında. Bu defa oyunda roller değişiyor. Fenerbahçe bastırıyor, zorluyor, Alex'in golüyle umutlanıyor. Bir dakika sonra penaltı kazanıp beraberlik şansını yakalıyor. Ancak Alex, penaltıyı direğe nişanlayınca o şans da elden gidiyor.
Aykut Kocaman, üst üste değişikliklerle oyuna müdahale etmeye çalışıyor. Savunmayı değiştiriyor, orta alanı değiştiriyor. Volkan, Serdar, Yobo, Cristian, Alex ve Sow dışındaki oyuncuların pozisyonunu değiştiriyor. Fakat Karabükspor'un direncini kıramıyor. Ve bu maçı da kaybediyor. Son 11 deplasmanda 23. puan kaybı bu Fenerbahçe'nin. Son üç deplasmandaki üçüncü maç kaybı. Görülen köy kılavuz istemiyor. Fenerbahçe, evinin kapısından dışarı adım attığında ürkek, pısırık, sıradan bir takım olup çıkıyor. Ve zirve yarışında büyük bir yarayı daha alıyor.
Karabükspor'un hakkını teslim etmek gerek. Müthiş bir direniş içerisinde. Son altı günde üçüncü maçını oynuyor, yedinci puanını alıyor. Evinde üst üste beşinci maçını kazanıyor. Üstelik birinde Trabzonspor, birinde de Fenerbahçe'yi yenerek. Tehlikeli suların hemen ötesinde şimdilik kendisine daha güvenli bir yer buluyor.
Bir hatırlatma... Dün Karabükspor'da Deumi yoktu. Muhammet, Güven, Mehmet Çakır, Mustafa Sarp, Kaan, Shelton da yoktu. Ama Karabükspor'un kocaman bir yüreği, saygı duyulası bir inancı ve takdir edilesi bir mücadelesi vardı. Zaten o yürek, o inanç, o mücadele Fenerbahçe'ye nazire yaparcasına bu galibiyeti getirdi.
Yüreğini evde unutan takım
13 Şubat 2012 12:09