Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, TT Arena'ya asılmak üzere "Bu stat bizim malımızdır" diye bir tabela hazırlatmış. İl Müdürü daha da iddialı, "Biz değil, Galatasaray kulübü kendi asacak bu tabelayı" diyor.
Eh, biraz da ayıp ediyor.
Bu ülkede hangi stat bir kulübün malı ki?
Türkiye'deki tüm statlar devletin malıdır. Kulüpler kiracıdır.
Ayrıca oraya "GSGM" yazısını asın, sorun olmaz.
Ama aynı tabelayı, aynı büyüklükte, BJK Fiyapı İnönü Stadı'na da, FB Şükrü Saraçoğlu Stadı'na da asacak mısınız?
BOŞUNA KONUŞMADI
TT Arena'ya asılacak tabelanın boğada yaptığı kırmızı çağrışımını yapacağı aleni. Hal böyleyken bu inat-ısrar nedir, konu nereye götürülmek isteniyor, doğrusu pek anlamadım...
Diğer bir nokta ise Galatasaray Başkan Vekili Adnan Öztürk'ün "İddianameden sonra kaos" çıkışı... Şike konusunda başından beri tüm öngörüleri çıkan Galatasaray yönetiminin bu çıkışı boşuna değil.
Futbol Federasyonu'nun "Bu sene düşme yok" açıklaması ile UEFA'nın "İddianameden 1 hafta sonra şike kararını alın" uyarısı arasında sıkışıp kalacak olan Türk futbolundaki sıkıntıya dikkat çekiyorlar.
DUYMAK İSTEMİYOR
Sarı-kırmızılı yönetim krizi yine önceden görüp tedbir çağrısında bulunuyor.
Ama kulağının üzerine yatan, neredeyse "Şike yapana teşvik primi verilsin" noktasına gelen Türk futbolu bu sesi de duymuyor.
Duymak istemiyor.
Belki iddianame, kamuoyunu şikenin varlığına ikna etmeyecek.
Belki etkili bir savunma ile dava düşecek.
Ama şurası kesin ki, UEFA, "Kanaatini kullan, dava sonucunu bekleme" baskısını sürdürecek.
Peki Futbol Federasyonu yönetimi nihai kararı alabilecek mi?
Diyelim ki aldı, ne zaman, nasıl uygulayacak?
Bilinmezliklerle dolu kaos kapıda. Yarından da yakın...
Ve görünen tek çözüm şu: "Dur bakalım ne olacak!.."
