Marsilya bu sezon öncesi tam 5 yıl üst üste Şampiyonlar Ligi gruplarında yer almış, kadrosunun tamamı olağanüstü üst düzey müsabaka tecrübesine sahip bir takım.
Yani yalnızca 100 yıllık mazisi ve “Papeni-Mapeni” olan bir kulüp değil, modern zamanların en istikrarlı Devler Ligi yarışçılarından biri. Zaman zaman gruplardan da çıkıyorlar, hatta Devler Ligi tarihinin en farklı deplasman galibiyetini elde etmiş rekortmen bir takımlar. Son bir yıl içinde Fransa Ulusal Takımı’na çağırılan 5 tane de Fransız milli futbolcuları var. Böyle üst düzey tecrübeli bir takıma karşı 37 yıl sonra Avrupa yüzü görmüş Eskişehirspor’un mücadelesi gayet iyiydi, hatta gurur vericiydi bile diyebiliriz.
Güçlü Marsilya karşısında da St.Johnstone’a karşı oynuyormuşçasına güvenli oynadık; oyunu kendi sahamızda kabul etmedik, açık verme pahasına da olsa yediğimizden fazlasını atmayı hedefledik. Aslında 19’da nizami olan duran top golümüzü de hakem vermiş olsaydı Marsilya’ya çok daha güvenli gidebilirdik.
Eskişehir’in cesur teknik adamı Yanal, takımının İskoçlarla oynadığı iki maçtaki düzenine dokunmadı; ekstra olarak gerçek bir santrfor bulmuş olması işlerini son derece düzeltti. Eğer yeni transfer Malecky biraz daha kıpırdansa, Servet içeriye gitmeyen topu istemeden kaleye yönlendirmese, hakem de nizami duran top golümüzü verse bugün çok daha umutlu cümleler kuruyor olabilirdik.
Yine de umutluyuz, rövanşta Yanal belki de hareketsiz Malecky yerine Burhan’a şans verirse kontra şanslarımız artabilir. Dileriz Eskişehir bu turları geçmeye alışır, sempatik tribünleri ve harika şehriyle bir Avrupa Ligi gediklisi olur. Çünkü bu kent her yıl Avrupalıları ağırlamayı hak ediyor...
Umut var
03 Ağustos 2012 12:51