G.Saray Teknik Direktörü Fatih Terim’in Florya’daki ofisine girdiniz mi bilmiyorum.
Gerçi ben de girmedim ama milli takımı çalıştırırken Beylerbeyi’ndeki ofisinde oturduğu masanın sol tarafında bir kara tahta vardı ve bu kara tahtada Terim’in futbolculardan istediği 8-9 maddelik bir listesi vardı. 1.’sini okuyorum: “Oynadığın futboldan önce kendin zevk al.” Bunu ofisine giren tüm futbolcular görüp okumuştur. Görüp okumasına da gerek yok çünkü Terim’in futbolcularına söylediği ilk şey budur.
G.SARAYLI futbolculara soruyorum. Dün oynadığınız futboldan zevk aldınız mı? Onların adına cevap veriyorum. HAYIR. Terim’e soruyorum. Hocam oyuncularınızın oynadığı futboldan zevk aldınız mı? Yine cevabı ben vereyim HAYIR. Bu şartlarda izleyenlerin keyif almasına imkan var mı? HAYIR.
DÜN kazanmak için maça konsantre olan, daha çok mücadele eden takım Bursa’ydı. İnanılmaz oyun disiplini içersindeydiler (özellikle defans). Yardımlaşma mükemmeldi. G.Saraylı futbolcu top kazandığında yaptığı tek hareket ellerini açıp adeta ‘Nerdesiniz, topu kime atayım’ diyordu.
KAZANMAK için iyi mücadele etmek lazım, bunun için de iyi futbolculara sahip olmak lazım. G.Saray’da iyi futbolcu var mı var, hem de fazlasıyla. İşte sayıyorum: Elmander, Sercan, Selçuk, Melo, Emre...
Pekİ bu oyuncular dün sahada ne yaptılar, hiçbir şey. Bu takımın teknik patronu Fatih Terim. Tabii ki benden de senden de onlardan da kimi oynatıp kimi oynatmayacağını daha iyi bilir. Ama yine de ben Fatih hocama, “Hocam şu Riera’yı haddim olmayarak soruyorum neden oynatıyorsun?” diyorum. (Bu hesap sormak için değil, bilgilendirilmek için sorulmuştur)
VASATIN ALTINDA!
BURSA’YA gelince söylediğim gibi mücadele ve inançla bu maçı kazanmayı hak eden taraftı ve hak yerini buldu. G.Saray bir daha bu kadar kötü oynar mı, izleyenlerine ‘Bu nasıl futbol?’ dedirtir mi, hiç zannetmiyorum.
Bİr takımda yetenekli ve iyi sayılabilecek 5-6 futbolcu vasatın çok altında performans gösteriyorsa o maçı kazanamazsın arkadaş.