Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz: Tecrübe…
Oktay Mahmuti’nin bir sözü vardır. ‘Tecrübe marketten alabileceğiniz bir şey değildir’ der. Bunun ne kadar doğru olduğunu Sırbistan karşısında gördük.
Biz enerji, coşku, tempo takımıyız. Bunu biliyoruz; bunu yapmaktan keyif alıyoruz. Ama oyunu kontrol etmek, doğru saha paylaşımını yapmak, rakip savunmayı okumak için yeterli melekemiz yok.
Bunun eksikliğini belki şimdi yaşıyoruz; ama gelecekte bugünlerin meyvesini toplayacağız. Şimdi veremediğimiz kararı, bir sonraki turnuvada doğru şekilde sahaya koyabileceğiz.
Çünkü bu takım, şartlar ne olursa olsun geri adım atmayan bir takım. Dün Sırbistan gibi bir ekol karşısında maça çok kötü başlayıp, ilk çeyrekte 8 top kaybedip 14 sayı geri düştükten sonra geri dönmek kolay değil. Üstelik iki kez… Son çeyreğin 4. dakikasında 57-48 geri düştükten sonra öne geçen hamleyi bir kez yapabilmek kolay iş değil.
Öyle ki… Cedi ve Furkan Korkmaz gibi forvetler 8 asist yaparken, kısalardan sadece 5 sayı pası alırken; 5 kısaya dönerek rakibi düzen dışına iterken ribaundlarda 40-27 ezilerken; 15 hücum ribaundu verirken; tam 9 faul kaçırırken (17/26) başardık bunu…
Ancak karar anı geldiğinde Bogdanovic iki dakika içinde 10 sayı buldu ve tecrübe faktörü ön plana çıktı. Maç boyunca şutunu riske ettiğimiz, ondan Marjanovic’e yardıma giderek toplar çaldığımız Jovic, bitime 3 dakika kala en kritik üçlüğü soktu. (73-67)
Bu maçlar hep tecrübe olarak hanemize yazacak; bu nedenle üzülmüyoruz.
Ne var ki düzeltmemiz gereken belli noktaların altınız çizmemiz gerek. İkili oyunları oynayamıyoruz; bu da pozisyon üretemede eksikliğimizi ortaya çıkarıyor. Bu nedenle kaptan Sinan Güler’in takımı oynatmasına çok ihtiyacımız var. Belki Sinan’ı işin içine daha iyi sokmak için Furkan Aldemir ile beraber onu kullanabiliriz. Bu takım içinde en iyi devrilen uzunumuz Furkan ise; onu değerlendirmemiz gerek. Çünkü lükse sahip bir takım değiliz, elimizde ne var ne yoksa kullanmalıyız. (Bu arada Sinan’dan çok şey beklerken onu 35 yaşında olduğunu ve geçen sezon 64 maça çıkıp 30 dakikadan aşağı düşmediğini unutmayalım…)
Rakip adam değiştiğinde daha çok potaya gitmeliyiz. Genelde şutla bitirmeye çalıştığımız ters eşleşmelede boyalı alana daha çok dalışlar yapmalıyız. Cedi ve Furkan ile bunları yaptığımız anda (maçı 57-50’ye getiren basket) oyunumuz olgunlaşıyor. Ritm yakalıyoruz.
Melih’i zaten çok iyi kullanıyoruz. Semih’in sırtı dönük oyunlarından sayılar çıkarıyoruz. Eklememiz gerekenleri de oyunumuza katabilirsek çok daha güçlü adımlar atabileceğiz.
Şu bir gerçek ki; yensek de yenilsek de müthiş gurur veren, salondan çıkarken içimize serinlik veren bir takımımız var. Biliyoruz ki bir tane mücadele etmeyen, bir tane savaşmayan, bir tane formasını terletmeyen oyuncu yok.
Bu bir turnuva; önümüzde çok önemli iki maç var. Her gün, yeni bir beyaz sayfa… Şunu unutmayın ki; biz sizinle gurur duyuyoruz. Tecrübeyi de kazandıkça, ufukta daha aydınlık günler göreceğiz.