Her şeyden önce şunu söylemek lazım; Dinamo Kiev, Türkiye’deki tüm takımlardan iyi.. Hızlı oynayan, fizik gücü yerinde, organize ve disiplinli bir takım. Bunu kabul ederek ve görerek yorum yapmak en sağlıklısı.
Beşiktaş'ın kontrolünde geçen ilk 20 dakikanın ardından Kiev tempoyu yükselterek üstünlüğü ele geçirdi. Hücumda hızlı pas yaparak ve önde baskı yaparak etkili oldular. Ancak son vuruşlardaki beceri eksikliği Ukrayna temsilcisinin öne geçmesini engelledi.
Beşiktaş ne set oyununda ne de kontrataklarda hücumda gereken etkinliği sağlayamıyor. Bunun ilk nedeni orta saha oyuncularının forvetlere destek olamaması. Bir diğer sorun ise gerek Edu, gerek Quaresma gerekse de Simao topu ayağına isteyen oyuncular. Savunmanın arkasına topsuz koşu yapmıyorlar. Edu çalışıyor ama iş yapmıyor.
İlk yarıda ve 2. yarının başında yüksek tempo ile oynayan D.Kiev oyunun temposu düşünce kontrolü tekrar Beşiktaş’a kaptırdı. İyi pas yapan temsilcimiz oyun kontrolünü hücum zenginliğine dönüştüremedi. Orta alandan ofansa sadece 1 kez gereken destek gelince Ernst ile net bir pozisyon buldular.
Cenk, Egemen, Ernst, Aurelio, Necip ve Hilbert iyi bir oyun ortaya koydular. Quaresma ve Simao biraz daha takım için oynama arzusundaydı. Edu ise iyi niyetine rağmen etkisizdi.
Santrası yapılmayan bir korner golü ile kaybetmek tabii ki üzücü, bir puan grupta Beşiktaş’a avantaj getirecekti. Disiplinli mücadele sürdürülebilirse Beşiktaş açısından yarınlar umut verici. Edu’nun yerine Almeida takıma girerse yeniden iyi bir takım olacaklar.
90+4’te gelen golde Aurelio’ya faul var, hatta pozisyon korner bile olmayabilir. İlk yarıdaki net fırsatlardan biri gol olsa bu yenilgiye kimse üzülmeyebilirdi. Fakat son saniye golü ile yenilmek kabullenebilecek bir deneyim değil.
Son nefeste gözyaşı
21 Ekim 2011 13:11