Kazandığı 14 kupayla bu alanın kralı olan Galatasaray, 2005'ten bu yana yaşadığı hüsranlara bir yenisini ekledi.
Ligdeki başarıyı ödüllendirmek için maça koşmuş olan taraftar şenlik beklerken perişanlık buldu. Üstelik 'bu durum play-off'a da yansır mı?' endişesiyle ve moral bozukluğu içinde maçtan ayrıldı.
Kötü bir kura çekmiş olmanın yanında bu karşılaşmanın iki gerçeği vardı, ikisi de Galatasaray'ın işini zorlaştıracak nitelikteydi. Birincisi, ligdeki maçtan Rıza Çalımbay gerekli dersi çıkarmıştı. Sarı Kırmızılı takımla başa baş oynamaya çalışmanın nelere yol açtığını görüp hem kadro hem taktik olarak daha gerçekçi bir düzenleme yapmıştı.
İkincisi Muslera, Melo, Elmander'in yokluğu belki böyle bir maç için olağan dinlendirme durumuydu ama bu sezonki Galatasaray farkının yarı yarıya ortadan kalkması anlamına geliyordu. Yine de maçın başında ortaalanda Engin'le Selçuk'un hem becerileri hem oynama iştahlarına Aydın'ın da katılması 'sorun yok' dienilebilecek bir görünüm ortaya çıkardı.
Bu sıradaki pozisyonlardan gol çıkaramamak sonradan can yakıcı hatta yıkıcı oldu. Çünkü devrenin ortalarında Sivasspor dengeyi kurup işi değiştirdi. Sonraki bölümde gole yakın olan rakip takımdı. Hatta geçen sezonki gibi Ufuk'un kalesine gelen ilk topun gol olma durumu sürseydi Cim Bom devreyi yenik kapatabilirdi...
Terim devrede Riera'nın yerine Emre Çolak'ı alıp işi toparlar diye bakarken Aydın-Sabri değişikliği Sivas'ın golünü kolaylaştıran hata olduğu çok çabuk ortaya çıkan bir işlemdi. Baros'un verimsizliği ve umursamazlığı Necati'yi düşürdü. Böylece, gol atsın diye sahaya çıkarılan 3 adam adım bile atamaz hale geldi.
Sivasspor attığı golün kıymetini iyi bildi. Bilinçli ve disiplinli oyunuyla hem onu korudu hem başka pozisyonlar buldu. En becerikli adamı Erman'ın yanlış seçimleri ve Eneramo'nun bu yöndeki becerisinin düşüklüğü farkın artmasını önledi... Terim'in Emre Çolak hamlesi de bu ortamda pek işe yaramadı. Çünkü oyundaki inisiyatif tamamen Sivasspor'a geçmişti.
Hele sonlara doğru Sercan'ın oyuna alınması artık yenilginin kabullenilmesi anlamına geliyordu. Oynadığı bölümde bu oyuncunun ayağına top bile değmeyeceğini rahatlıkla tahmin edebildim. Terim elbette ki farklı düşünmek zorunda ama faturası da böyle oluyor. Riera ve Sercan'ın birer tranfer hatası olduğunu kabul edip tribünde oturtmak Galatasaray'ın çıkarına. Yoksa harika bir sezonun tadını kaçıran böyle fiyaskolara katlanmak gerekir.
Şenlik beklerken perişanlık!
21 Mart 2012 11:31