Büyük ihtimalle Hiddink’in kafasındaki maç planı (Azerbaycan-Kazakistan müsabakası bitiminde, yani) saat 8’de netleşti.
En iyi ikinci olma şansımız mucizelere kaldı, artık amaç play-off oynayacak 8 takım içine girmekti. Bunun için Avusturya’yı deplasmanda yenmeye gerek yoktu, (ikili averajda üstün olduğumuz) rakibimizi 8 puanda tuttuğumuzda zaten devre dışı bırakıyorduk. Belçika’ya karşı da ikili averaj üstünlüğümüz olduğu için ikincilik için Almanya beraberliği planı gayet makuldü. Yani aslında grubu 8 maçla değil, ikincilik yarışı yapan üçlünün (Türkiye-Belçika-Avusturya’nın) aralarında oynadığı mini ligde kazandığımız 8 puanla lehimize çevirebiliyorduk.
Öyle de yaptık. Zaten eldeki imkânlar ve oyuncu kalitesi kısıtlı: İlk 18’imizde geçen sezonu 8’inci bitirmiş Galatasaray kadrosundan (beşi ilk 11’de) 8 oyuncu var! Aynı adamlarla Rijkaard 8 hafta dayanabilmişken, Hiddink’in 8 maçı başarıyla tamamlayabilmiş olması zaten dikkat çekici...
Üstüne üstlük kadro olarak da inanılmaz eksiğiz. Kazakistan 11’inin (sakat ve cezalılar yüzünden) sadece 8’ini kullanabilecek durumdayız. Orta üçlünün öncelikli tercihleri Hamit, Nuri, Emre, Selçuk İnan, (hatta Gökhan sağlıklı olduğunda sağ iç oynayan) Sabri’yi kullanamadığımız için 8’inci tercih Yekta’ya kadar gerilemişiz. Üstelik bizim orta saha oyuncularımız takımın en önemli parçaları...
Türk kamuoyu bu aralar İspanya’ya çok meraklı olduğu için eksikliğimizi şu örnek iyi anlatabilir: Del Bosque’nin elinde ideal orta üçlüsü Xavi, Iniesta, Busquets ve ilk alternatifleri Fabregas yok. Sahaya Xabi Alonso, Javi Martinez ve son anda kadroya dahil ettiği Thiago’yla çıkmış. İspanya’nın futbolunun bile bu eksikliklerden ne kadar etkileneceğini hesap edin.
Her şey hesaplandığı gibi gitti. Maç neredeyse hiçbir şey oynanmadan bitti! Kaçan penaltıya rağmen mutlu ayrılıyoruz Viyana’dan. Ama benim içimi burkan tek ey var: Emre ve Hamit’in yokluğunda kaptanlığın (“Ne kadar güvenilirse o kadar oynarım” ve “O kızla zaten evlenmeyecektim ki” özlü sözlerinin sahibi) Servet’e verilmesi... Bence o bant, Arda’da olmalıydı. Eğer Arda’nın tecrübesiz olduğunu düşünüyorsanız, “Hemen karşımızdaki rakibe bir göz atın” derim. Zira Janko’nun yokluğunda bandı takan Fuchs, Arda’dan sadece 8 ay büyüktü.