'Savunma Çetesi'

Pazartesi akşamı haftanın son maçlarını oynamak her takım için sıkıntı yaratır. Hele ki, oynayan takımlar Beşiktaş ve Elazığspor ise...

Samet Aybaba da Bülent Uygun da farklı koşullara karşı takımlarını yapılandırmaya, belli bir oyun felsefesi ile donatmaya çalışıyorlar. İkisinin de sıkıntıları var. Beşiktaş şimdilik koşuyor. Elazığspor ise ligin dördüncü haftasında hâlâ yerleşik, uyumlu bir on bir oluşturabilmiş değil.

Maçın ilk yarısı özetlemeye çalıştığım nedenlerle sıkıntılı geçti. Elazığspor, Beşiktaş’ın yaratıcı oyuncusu Fernandes’i oynatmamak için kalabalık oyuncu grubu ile alan daraltıp, baskı yaptı. Beşiktaş 45 dakika süre ile bu baskı karşısında bunaldı. Yine de Fernandes’in rakipten kurtardığı toplar, Holosko, Uğur Boral ve Olcay’ın bireysel çabalarıyla hücum etkinliği ele geçirdiler. Ancak bu etkinlikte Batuhan’ı oyuna dahil etmediler. Birbirleriyle de oynamadılar. O nedenle pas ve şut tercihlerindeki yanlışlar skor üretimini engelledi. Burada Batuhan için bir not düşmek gerekiyor. Genç golcü, takım içinde arkadaşlarıyla birlikte pozisyonlara ortak olmak için yoğun çaba gösteriyor. Ama arkadaşları onunla birlikte oynamakta o kadar istekli değiller. Elbette Samet Aybaba’nın tercihlerine saygımız var. Ama Batuhan, ikinci yarıda nöbeti Almeida’ya bırakırken, oyunda kalmayı hak ettiğini de söylemek gerek.

Beşiktaş’ın gol serisi duran toplarla başladı. Kazandıkları üçüncü kornerde Fernandes’in gönderdiği topu beklenmeyen genç adam Necip kafayla ağlara taktı. İnönü’de oynarken en büyük sıkıntı ilk golü bulmak. Taraftar baskısı, rakip takımı olduğu kadar Beşiktaş’ı da etkiliyor. İlk golü bulana kadar futbolcular zaman zaman gerginleşiyor, zaman zaman da bunalıyorlar. Necip böylece hem savunmadaki arkadaşlarını, hem de golcüleri rahatlatmış oldu. Yine Fernandes’in kullandığı faul atışında karambolda Sivok’un attığı gol, ev sahibinin oyununu neşeli gösteriye dönüştürdü. Bu gösteride Hilbert’in orta alanda rakipten kaptığı topu uzun fuleleriyle Elazığspor kalesine taşıyıp golü atması, Beşiktaş savunmacılarına “gecenin çetesi” unvanını kazandırdı. Asıl görevleri savunma olan adamlar, ekstra çabalarıyla skor tabelasını da belirlemiş oldular.
İyi, güzel de... Batuhan, Almeida, Holosko, Olcay Şahan,Veli de skoru değiştirmek için çaba göstermeli... Sadece duran toplara değil, birlikte oluşturulacak pozisyonlara da anlam kazandırmaları gerekmez mi? Gerekir!

Bir küçük not daha... Almeida ve Olcay’ın, Orhan Ak’la itişip kakışması hiç de hoş değildi. Futbolcular kavgaya değil, oyuna odaklanmalı!