Şehitlerimiz için günlerdir uykusuzluk çekiyorum. Anaların, babaların çığlıklarını, çocukların gözyaşlarını izlerken içim kan ağlıyor... Böyle bir ruh hali içinde maçı izlerken, ilk yarı bittiğinde derin bir 'Oh' çektim...
Dakikalar geçmedi, içim daraldı, kendimi tokatlamak geldi içimden. Ortada ne bir futbol ne bir güzellik ne de heyecan yaratacak bir şey vardı...
Eboue ne oynadı anlamadım.
Milan Baros da öyle...
Yıllardır ha geldi ha geliyor, biraz daha pişşin denilen Aydın Yılmaz yine ortalarda yoktu..
.
Sanki Selçuk var mıydı? Ya diğerleri? Hepsi el frenini çekmişti...
Kaleci Muslera meslek yaşamının belki de en rahat ilk yarısını geçirdi... Heyecan yaratacak tek bir pozisyon yoktu kalesinde...
Başkan Ünal Aysal, trafik yoğunluğundan ancak ilk yarı bittiğinde stattan içeri girdiğinde kaybettiği hiçbir şey yoktu inanın... Çünkü ortada futbol yoktu....Çift forvet denemesi sıfır çekerken, strese giren Milan Baros ilk yarı biterken sakatlandı 'Hoca beni değiştir, yeter artık' dedi...
BOL BOL SAÇMALAMA
İkinci yarıda güzellikler adına belki bir umut dedim kendi kendime...
Riera'dan bir ışık, Selçuk'tan bir asist. Elmander'den bir çıkış, Melo'dan bir sürpriz bekledim... Eboue'nin 75'teki şutu ise 'Acaba mı?' dedirtti...
Sonra yine aynı sahneler yaşanmaya başladı... Bol bol saçmalama, komik ve iki adımdan topu dürtemeyen oyuncu topluluğu ve kaybolup giden umutlar...
Özetle; Galatasaray kazanmayı hak edecek tempoyu yakalayamadı ve büyük bir coşkuyla geldiği Antalya'dan sus pus geri dönmek zorunda kaldı.