Generallerden ziyade askerlerin ağırlıklı olarak yer aldığı yeni (!) kadrosuyla, ligin dişli takımı Mersin İdman Yurdu'nu deplasmanda deviren Kartal, farklı kazanabileceği maçta ezeli rakibi Fenerbahçe'yle berabere kalırken, sonrasında Sivasspor galibiyetiyle yoluna devam etti.
Şimdi asıl sınav Dinamo Kiev ile oynanacak rövanştı ve bu, UEFA Avrupa Ligi'nde Kartal'ın kaderini belirleyecek bir maçtı.
Siyah-beyazlı oyuncular ve Carvalhal doğru kabloyu kesmek ve bombanın patlamasını önlemek zorundaydılar...
Yine koşan bir orta saha ile çıktı Kartal ve zorlu oyunu kazanıp bütünüyle havaya girdi.
Tam işler yoluna girdi derken Carvalhal, Ankara deplasmanında önemli bir hata yaptı.
Sahaya çıkan kadro doğru olsa da 2-0'lık skoru yakaladıktan sonra (Son 7 günde 3 maç oynayan) yorgun takımına aktif dinlenme yaptırmayı başaramadı.
Golleri kolay bulan Kartal oyunu tutma konusunda zorlandı ve savunma duvarının en sağlam tuğlası Egemen bile oyundan düştü. Bunun sonucunda da 4-2'lik yenilgi geldi.
Moraller bozulurken Carvalhal'in oyunu okuma sıkıntısı yaşadığı tartışılmaya başlandı.
GUTİ-Q7 SORUNU BİTTİ
Hırvatistan maçları nedeniyle lige verilen ara bu anlamda bir soluk alma şansı tanıdı Kartal'a ve Carvalhal'e. O süreçte Guti sorunu da ortadan kaldırıldı ve İspanyol ile resmi olarak vedalaşılınca Carvalhal önemli bir zafer kazanmış oldu.
Emanetçi gibi görünse bile artık Guti gibi bir dünya yıldızının disiplin nedeniyle gönderilmesini sağlayan bir teknik adam vardı... Bunu tüm futbolcuların hissetmesini istiyor ve her fırsatta da hissettiriyordu Portekizli teknik adam.
Yeni bir dönem başlıyordu vesselam. Guti-Quaresma problemi ortadan kalkmış ve yaşananlar sonucu iki arada bir derede kalan Simao, Almeida gibi oyuncular da rahatlamıştı.
Onlar Guti ile Quaresma arasındaki tartışmalarda tarafsız kalmaya çalışsalar da Q7 bundan hoşlanmıyor ve kendisine destek vermeyen vatandaşlarından rahatsız oluyordu.
Artık tüm bunlar geride kalmıştı.
Galatasaray karşısında sayısız gol fırsatını değerlendiremeyen Kartal, beraberliğe razı olurken ardından deplasmanda oynanacak Trabzonspor maçı çok kritik bir hal almıştı.
ZÜLFİKAROĞLU ETKİLEDİ
Futbolcuların 3 aylık transfer alacakları birikmiş ve hepsinin yüzleri düşmüştü. Özellikle de Quaresma'nın. Serdal Adalı'nın yokluğunda futbol şubesinde bir çok görevi bir arada götürmeye çalışan Cengiz Zülfikaroğlu işlerin iyi gitmediğinin farkındaydı.
Trabzonspor maçı öncesi Quaresma'yı karşısına alıp onunla konuştu: "Sen büyük bir yıldızsın ve Beşiktaş'ın şu anda sana çok ihtiyacı var. Paranı alamadığını biliyorum ama sen de şunu bil ki Beşiktaş'ta parası kalan tek futbolcu olmamıştır. Bu sorunların hepsi çözülecek. Bu konuda rahat olmalısın. Senden Trabzonspor maçından başlayarak çok gayretli olmanı bekliyoruz!"
Bu konuşma Quaresma'yı etkilemişti.
Trabzonspor karşısına 6 hafta sonra oynayan Fernandes'le çıkan Carvalhal, orta sahaya da Toraman, Ernst ve Ekrem'i koyarak oyunu kilitlemiş ve Quaresma'nın frikik golüyle çok önemli bir galibiyet elde edilmişti.
Ardından Maccabi Tel Aviv deplasmanında tam işler sarpa sardığında yine Q7 sazı eline alıp Beşiktaş'ı uçurumun eşiğinden almıştı.
Ceza nedeniyle Antalya'da oynanacak Ordu maçından iki gün önce bu defa Sidnei gece yarısından sonra alemlere akarken yakalanınca sessiz sedasız kadro dışı bırakılıyordu. Carvalhal Guti'den kurtulmuş, Fernandes'i biraz olsun disipline etmişti ama bu defa bir başka vatandaşı işleri karıştırmıştı.
Sidnei'ye tek ve sert bir uyarı yapıldı: "Bir daha böyle davranırsan yollarımız ayrılır!"
Portekizli oyuncu pabucun pahalı olduğunu görüp özür dileyince iş tatlıya bağlandı ve Manisa deplasmanında 18 kişilik kadroya alınan Sidnei, bir daha gece alemlerinden uzak durmaya karar verip, bu kararını da uyguluyordu.
Manisa'yı rahat geçen Kartal için zor maçlar bitmişti! En azından Carvalhal böyle düşünüyordu ama yanıldığını çok geçmeden anlayacaktı. Kolay görünen Belediye maçı beraberlikte bitince gözler Stoke City maçına çevrilmişti ama tam o esnada çok daha önemli bir şey oldu...
KAFASI KARIŞIKTI
12 Aralık'ta tutuklu olan üç Kartal Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve Ahmet Ateş serbest bırakıldı. Şimdi doğru kabloyu bulma sırası yönetime gelmişti.
Ligde ve Avrupa'da iyi giden Carvalhal emaneti teslim mi edecekti, yoksa Tayfur hoca ile birlikte mi yoluna devam edecekti.
Hocayı aldı bir tedirginlik.
Stoke City maçına çıktığında kafası çok karışıktı. Çünkü tedbir kararı kaldırılan Tayfur Havutçu'nun da maça gelmesi bekleniyordu.
Son anda durum değişti. Tayfur Havutçu ailesi ile birlikte başkan Demirören'in evine gitti ve Stoke City maçını başkanla birlikte izledi. Carvalhal mutluydu ama devre arasında yaşayacağı şoktan haberi yoktu.
SÖYLENENİ YAPTI!
İlk yarıda Beşiktaş çok iyi oynamasına rağmen Stoke City bir şans golüyle devre arasına 1-0 önde girmişti. Beşiktaş soyunma odasına bir mesaj geldi.
Mesaj Tayfur Havutçu ile birlikte maçı izleyen başkan Demirören'dendi.
Uygun bir dille hocaya Pektemek'i hatırlatın!
Başkan ve takımın eski teknik direktörü maçı birlikte izliyorlar ve böyle bir mesaj gönderiliyordu.
Carvalhal'in canı sıkıldı ama çaresiz söyleneni yaptı.
Pektemek ikinci yarıda oyuna girdi ve o andan itibaren de maçın şekli değişti. Beşiktaş rahat bir şekilde 3-1 kazandı.
7 MİLYON EURO ÖDENDİ
Şimdi asıl soru devre arasında yaşananın anlık bir şey olup olmadığıydı. Yoksa bundan sonraki süreç böyle mi devam edecekti? Hoca galibiyetin sevincini bile doğru dürüst yaşayamadı.
Taa ki Nevzat Demir Tesisleri'nde Havutçu ile baş başa oturup konuşana kadar...
Tayfur hoca "İyi giden bir takım var" diyerek yeniden teknik direktör olarak Beşiktaş'ın başına geçmesinin doğru olmayacağını düşünmüştü.
Başkan Demirören ve Zülfikaroğlu başta tüm yönetim de bu konuda hocaya hak verdiler.
Havutçu bu düşüncesini Carvalhal ile de paylaştı, rahat olmasını ve birlikte çalışmaktan mutluluk duyacağını söyledi.
Portekizli teknik adam hem sevindi, hem rahatladı. Artık Beşiktaş'ın gerçek anlamda teknik direktörüydü.
Bu moralle çıktığı Karabükspor karşılaşmasını da kazanınca gönül rahatlığıyla dini bayramını kutlamak için ülkesinin yolunu tuttu.
Bu arada 21 milyon euro alacağı olan futbolcuların hesaplarına toplam 7 milyon euro yatmış ve biraz olsun onların da keyifleri yerine gelmişti.
ADALI GÖLGELEDİ
Evet Kartal sancılı bir ilk yarı sürecini mutlu tamamlamıştı.
Bu mutluluğu gölgeleyen tek olumsuzluk ise Serdal Adalı'nın istifası oldu. Fahrettin Curoğlu'nu arayıp "Bir yönetim toplantısı olursa gelip herkesle helalleşmek isterim" diyen Adalı'ya "Başkan yok, toplanmak zor olur!" yanıtı verilmişti.
O da toplantıyı beklemeyip mali genel kurulda herkesle helalleşti.
Beşiktaş'tan değil ama yönetimden istifa ettiğinin altını çizdi. Artık Adalı yok, maddi konular başta tüm yük başkan Demirören'in sırtında. Ne diyelim Allah kolaylık versin...
EGEMEN EN BÜYÜK SİLAHIM
Beşiktaş'ın Süper Lig ve Avrupa maçlarında bir oyuncu inanılmaz istikrarlı çizgisiyle dikkat çekiyordu; Egemen. Carvalhal bir ara sol bekte de kullandığı Egemen için "Onu Trabzon'da da takip ediyordum" derken Egemen'e çok güvendiğini belli ediyordu.
Yönetimle yaptığı her görüşmede Egemen'in performansını ve profesyonelliğini öven Carvalhal, ilk yarı raporuna da bu oyuncuyla ilgili çok önemli notlar düştü.
Egemen'in yüreğiyle oynadığının altını çizen Carvalhal, her karşılaşmaya en iyi şekilde motive olan Egemen için "Benim savunmadaki en büyük silahım!" diyor…
SİVOK'UN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ
Sivok, sezon başında gönderilmesi düşünülen oyuncular arasında yer alıyordu.
Ancak Ersan ve ardından Toraman'la Ekrem'in sakatlıkları siyah-beyazlı takımda dengeleri değiştirdi ve Sivok kıymete bindi.
O dönemde savunmaya demir atan Sivok, üstün bir form tutarak bir daha formayı kimseye kaptırmadı.
Sözleşmesi bitecek olan oyuncu şimdi yıllık 2 milyon euro istiyor. Yani Beşiktaş üste para verip göndermeyi düşündüğü oyuncusunu şimdi 2 milyon euro'dan daha az bir rakama ikna etmeye çalışıyor.
Bu da performansların rakamları nasıl değiştirdiğinin önemli bir kanıtı olarak önümüzde duruyor...
Pektemek'i oyuna alsın
30 Aralık 2011 11:11
