Milli maçı oynamadan önce kafanda oynayacaksın...
Milli maça sadece sahada değil, maç öncesi saha dışında daha iyi hazırlanacaksın...
Kamp yerinden, çalışma koşullarından, futbolcuların moral motivasyonundan, yiyecekleri, yatacakları yere kadar ilgileneceksin...
Hiç unutmuyorum, 2002 Dünya Şampiyonası finallerine hazırlanıyorduk... O dönemin milli takım menajeri Can Çobanoğlu, kamp yeri için defalarca Japonya'ya, Kore'ye gitti... Kamp yerini araştırırken-inanmayacaksınız ama-uzun boylu futbolcular rahat yatsın diye yatak boylarını bile ölçtü...
ŞİMDİKİ YÖNTEME BAK
Kılı kırk yaracaksın... Yiyeceğiyle, içeceğiyle, kamp yapacağı yeriyle, tekniğiyle, taktiğiyle, moraliyle... Ne zaman başarılı olduysak, bunların hepsini titizlikle uyguladık... Şimdi böyle mi? Araştırıyorum, soruyorum, asla böyle değil... Şimdiki yöntem şu; 'Saldım çayıra, mevlam kayıra...'
40 takla ATIRLIRDI!
Kim ne derse desin... Ortada sahipsiz, kelimenin tam anlamıyla 'Öksüz bir milli takım' var...
Hoca maçtan maça Türkiye'de... Federasyon Başkanı, maç günü yurt dışından geliyor, günlerdir kampta bulunan, bayramı kampta geçiren futbolculara uğrayıp 'iyi bayramlar' demeyi bile düşünmüyor... Haluk Ulusoy'un başkanlığını hatırlıyorum, bırakın kampa uğramamayı, maçı kazanmak için kırk takla atardı...
Hoca soğuk, yardımcıları soğuk
Kabul edelim, bizim Federasyon Başkanımız'ın böyle bir üslubu yok... Belki de kurumsal yapı adına doğrusu bu... Ama bizde kurumsal yapı mı var... Zaten hoca ilgili değil... Duygusuz ve soğuk... Kabul edelim ki iyidir, hoştur ama Cüneyt Kaptan ile Oğuz Hoca'da da benzer yapısal durumlar var...
O zaman bu takımı kim motive edecek, kim ilişkileri sıcak tutacak... Adamları bayram günlerinde tıkmışsın bir otel odasına 'başınızın çaresine bakın' diyorsun...
Sorumlulara bak!
Tamam, çok kötü oynuyorlar, adlarının, formaların ve futbollarının hakkını veremiyorlar da, onlar sahanın sorumlusu... Sahaya gelene kadar sorumlu olanlar ne yapıyor? Onlar da sorumsuz sorumlular... Hiçbir şey yapmıyorlar...
Bu işi bilenler bas bas bağırdı, 'İstanbul'da milli takım taraftarı yok, bu maçı Anadolu'da oynatın' diye... Dikkate alan bile yok. Niye? Anadolu 'Düşman toprağı mı?' Şimdi böylesi çok mu iyi oldu...
G.Saray- F.Bahçe rekabeti adına, milli forma içindeki oyuncular yuhalanıyor, küfür yiyor... Onlar da yanlış yapıp bu küfüre karşılık veriyor...
YAZIK DEĞİL Mİ BİZE!
O zaman bu statta oynayacağınız bir sonraki maçta, bu futbolcuları nasıl motive edeceksiniz, nasıl oynatacaksınız...
Milli takıma gelirler mi, oynarlar mı? Bugün bunlar, yarın diğerleri... Kadıköy'de oynasanız, bu defa misilleme olacağı kesin... Yazık değil mi milli takıma, delicesine taraftarlık uğruna lime lime ediliyor?
Kavga var mı yok mu?
Bu konuda kaç maçtır rahatsızlık var? Çıkıp bir açıklama yaptınız mı? Futbolcularınızı koruma altına aldınız mı? Hırvatistan maçından sonra G.Saraylı millilerle, F.Bahçeli milliler arasında soyunma odasında kavga çıktığı haberi ortalığı kasıp kavurdu... Haber doğruysa, suçluları cezalandırdınız mı? Haber doğru değilse, gereken açıklamayı yaptınız mı? Saat 16.00 oldu, bu saate kadar bir açıklama yok...
Anadolu VAR...
Neymiş efendim, İstanbul'da maç oynanmasını sponsorlar şart koşuyormuş.
Batsın paranız... Herşey para mı? Bursa, Eskişehir, Kayseri bu ülkenin şehirleri, bu ülkenin toprakları değil mi? Gitsenize, oynasanıza. O sponsorlar, Bursa'dan, Eskişehir'den, Kayseri'den para kazanmıyor mu?
Şimdi ne yapacaksınız, bu şartlarda Arena'da zor, Kadıköy deseniz misilleme riski var, bari İnönü'yü hazır hale getirin... Sponsorlardan gelecek parayı bir kenara bırakıp, Anadolu ile kucaklaşın...
Çuvalla para ödediniz
Başımızda bir de Hiddink derdi var... Zaten Mahmut Özgener Federasyonu'nun en büyük yanlışı Hiddink'i getirebilmek adına bu kadar taviz vermesi oldu... Adamın 2012 Temmuz ayına kadar sözleşmesi var, tazminatı yok. Giderse ne ala, gitmezse ödersiniz yedi-sekiz aylık maaşını gönderirsiniz... Çuvalla para verdikten sonra, sekiz aylık maaşı ödeseniz ne olur, ödemeseniz ne olur...
Avcı kimin projesi?
Ortada futbol depreminin yerle bir ettiği bir enkaz var... Kaldırmak çok kolay değil... Onun için 'Ben' demeyi bırakıp 'Biz' diye herkesin, futbol ailesindeki herkesin sorumluluğu paylaşması ve katkı sağlaması gerekiyor... Gündemde Abdullah Avcı olunca, bu projenin Federasyon Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ'ın projesi olduğu sanılabilir... Çünkü bu ikili Büyükşehir Belediye denilen bir futbol ekolünü birlikte yarattı... Ama sanıldığı gibi bu atama ile Gümüşdağ'ın bir ilgisi yok... Yanlış bildiğimi sanmıyorum; Abdullah Avcı'yı son bir ayda iki defa çağırıp konuşan, teklifi yapan Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar... Yanında bir diğer ikinci Başkan Lutfi Arıboğan var mı, yok mu, açıkcası onu bilemiyorum.
Hatta Mehmet Ali Aydınlar ile Abdullah Hoca, yardımcılara kadar konuşup anlaşmışlar. Hatta alt kadrolarla ilgili son atamalarda Abdullah Hoca'nın onayı olduğu söyleniyor... Ben de o zaman diyorum ki, madem Abdullah Avcı, A Milli Takım Teknik Direktörü olacak, o zaman milli takımlardan sorumlu yönetici olarak Göksel Gümüşdağ'a görevi verin...
MEMLEKET MESELESİ!
Yıllardır birlikte çalışan ikili, büyük bir başarıya ve istikrara imza atan bu ikili milli takımda da birlikte çalışsın... Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın Göksel Gümüşdağ'dan hoşlanmadığını bilirim ama bu memleket meselesi...
O zaman kişisel hesapları bırakmak, doğruyu yapmak lazım...
Sırası gelmişken, bu Ümit Milli takımı ne iş yapar... Ben son beş yıldır Ümit Milli Takım'ndan A Milli Takımı'na gelen doğru dürüst tek oyuncu hatırlamıyorum... Bizim A Milli Takım ne zaman başarılı olduysa, hep Ümit Milli Takımı'ndan gelen oyuncuların oluşturduğu iskeletle başarılı oldu... Ama son yıllarda Ümit takımda 'tık' yok...
SORUNLARI ÇÖZMEK!
Söz konusu milli takımsa gerisi vız gelir tırıs gider... Kim alınırsa alınsın, kim gücenirse gücensin... Günde iki-üç saat mesai vererek Türk futbolunun sorunlarının altından kalkılmaz...15 kişilik yönetim kurulunu 'hiç sayarak', her kararı kişisel tercihlerle vererek 'doğru'lar bulunmaz... Milli takımı 'öksüz' bırakarak başarı hiç yakalanmaz...
