Vatan Gazetesi'nden Gökmen Özdemir Arsenal'i analiz ederek ünlü İngiliz kulübünü masaya yatırdı ve Wenger'in ekibinden nasıl dersler çıkarmamız gerektiğini yazdı. "F.Bahçe’ye Kadıköy’de 5 atan Wenger’in bebeklerinden neden hepimiz ders almalıyız.
Arsenal'in F.Bahçe’yi İstanbul’da hem de çok genç bir takımla 5-2 yenerek hezimete uğratması Türk futbolunda yeni tartışmayı gündeme getirdi: "Nasıl Arsenal gibi olabiliriz?" Adını yeni yeni duymaya başladığımız futbolcularla Arsene Wenger’in oynattığı futbolu üst üste koyduğumuzda hepimizin kafasında "Biz galiba yanlış yapıyoruz" ampulü yandı. Daha önce takımlarımız Manchester United, Liverpool, Barcelona gibi takımlara da farklı maçlar kaybetmişti ama hiçbiri Arsenal etkisi yaratmamıştı. Çünkü daha önce fark yediğimiz takımlarda büyük yıldızlar oynuyordu. Hepimiz onların bütçesini ezbere biliyor, "Para onlarda. İstedikleri kadroyu kuruyorlar" diyorduk. Fakat Arsenal bize her şeyin maddiyat olmadığını kanıtladı.
WENGER’E ‘TAM YETKİ’
ASLINDA Arsenal’in hikayesi gerçek bir başarı öyküsü... Arsene Wenger’in 1996 Haziran ayında takımın başına geçmesiyle başlayan ve sürekli kendisini yenileyerek ilerleyen projeler zinciri, bugün Arsenal’i Avrupa’nın gıptayla izlediği bir kurum haline getirdi. 1 Ocak 1996’da evde oturmak yerine Fransa’daki tatilini kesip sıkıntıdan Londra’ya Arsenal maçı izlemeye giden Arsene Wenger’in o karşılaşmanın devre arasında kulübün ikinci başkanı David Dean ile tanışması kulübün tüm yapısını değiştirdi. İkilinin gelişen arkadaşlığı o yaz Wenger’in Japonya’dan Avrupa kıtasına dönüş yapmasına ve Arsenal’in başına geçmesine kadar uzandı. Wenger’in bu birliktelikte tek isteği vardı: ’Tam yetki.’ İstediğini aldı ve işe Londra Üniversitesi’nden kiralık olarak kullandıkları Colney’deki antrenman tesislerinin tapusunu alarak başladı. Tesisleri yıktı ve çok modern, hatta Japonya’dan kalan alışkanlıklarla bazı odalara ayakkabılarla girilmeyen bir tesis yaptırdı.
PİLOT TAKIMLARDA STAJ
ARDINDAN da Arsenal Futbol Akademisi ile 30 kişiyi bulan futbolcu izleme ekibi devreye girdi. Öyle ki şu an sadece Büyük Britanya’da 16 kişi Arsenal için futbolcu izliyor. Avrupa, Afrika, Güney Amerika’daki futbolcu takip komitesi üyeleriyle bu rakam 30’u buluyor. Fransa’daki en yakın arkadaşı Gilles Grimandi onun ekibinin önemli bir parçası. Bir de Fildişi Sahilleri’nin en büyük şehri Abidjan’da kurdukları futbol akademisinin sahibi Jean Marc Guillou... Zaten Arsenal, futbol piyasasındaki tüm alışverişlerini ya Fransa’dan ya da Afrika’dan yapıyor. Guillou ile olan anlaşma ilginç. Afrika’daki akademinin en iyi futbolcuları direkt olarak Arsenal’e geliyor. Örneğin Toure... Bir de Belçika’nın Beveren takımında denenler var. Arsenal Beveren ile ortak iş yapıyor. Akademinin alt sınıf oyuncuları Beveren’e gidiyor. Eğer gerekli gelişimi gösterirlerse ver elini Londra Arsenal... Gösteremezlerse diğer takımlara dağılıyorlar.
12-16 yaş grubundan tutun da 25 yaşına kadar kendilerine güvendikleri isimlerden tavsiye edilen tüm futbolcular tek tek izleniyor. Eğer Londra’daki akademiye gelecek oyuncunun yaşı küçükse onu ikna etmeye kulübün pedagogları ile profesyonel bir yönetici gidiyor. Oyuncuların teknik özellikleri kadar özel hayatları da takip ediliyor. Transfer edilecek genç bir futbolculunun idmanları çapraz izlemeyle en az 1 ay takip ediliyor. Ama son kararı hep Arsene Wenger veriyor. Arsenal’deki lakabıyla "Boss" büyük bir karizma... Öyle ki en yakın yardımcıları bile onunla randevu almadan görüşemiyorlar... Bütün bu organizasyonun yıllık maliyeti ise 4 milyon Euro... Fakat bu sayede İngiltere’de her yıl bütçesi artı çıkan tek takım Arsenal... Hiçbir zaman transferde büyük kayıplara uğramıyorlar. Bu sayede de Wenger 12 yıldır hiç tartışılmadan Arsenal’in başında kalabiliyor...
BÜTÜN bu organizasyon sayesinde Arsenal’da vazgeçilmeyecek futbolcu sıfatıyla kimse anılamıyor. Kulübe resti çeken, maaşına anormal zam isteyen, iyi fiyata talibi olan her futbolcu Wenger tarafından gönderiliyor. Çünkü onun yerine "Boss" çoktan bir genci hazırlamaya başlamıştır bile... Genç oyuncularla, hızlı, agresif ve kaliteli bir oyun planlıyorlar. Çünkü yeni statları Emirates her hafta, her maç doluyor... Oradaki biletleri satmak kadar stada gelenleri memnun etmek de Arsenal’li profesyonellerin en büyük amacı... İşte bu sayede Arsenal, İngiltere’yi saran Arap ve Rus sermayeli takımlara karşı sürekli dik durabiliyor. Ayağını yorganına göre uzatıp sürekli ileriye doğru bakıyor...
Biz de sistem nasıl?
ARSENE Wenger 1996’dan beri Arsenal’de görevini yürütürken bizim büyüklerdeki durum futbolun neresinde olduğumuzu sadece skor tabelasında değil yapı ve anlayışta da gösteriyor. Wenger’in Arsenal’deki görevi sürecinde F.Bahçe 15, Beşiktaş 13, G.Saray ise 7 teknik direktör değiştirdi... Wenger yetenekli gençleri araştırmak için 30 kişilik ekip kurarken biz büyüklerde şu anda G.Saray’da bir kişi futbolcu takibinden sorumlu. F.Bahçe ve Beşiktaş’ın ise böyle bir profesyonel birimi bulunmuyor.
Futbolun ekonomik adamı: A.WENGER
ARSENE Wenger 22 Ekim 1949’da Fransa’da doğdu. Futbolculuk kariyerini 1971’de master derecesiyle bitirdiği Strasbourg Üniversitesi ekonomi diplomasıyla şekillendirdi. Mutzig, Mulhouse gibi amatör takımlarda 1973-1978 yılları arasında oynayan Wenger, 1978’de (32 yaşında) Strasbourg’un genç takımını çalıştırmaya başladı. 1987’de Monaco’yu teslim aldı. İlk sezonunda Fransa şampiyonluğu geldi. 1991’de Fransa Kupası’nı kazandı. Japonya’da Grampus Eight Nagoya’da da görev alan Wenger, 28 Ekim 1996’dan bu yana Arsenal’in başında. Wenger’in, Londra ekibiyle 3 Premier Lig, 4 F.A. Kupası şampiyonlukları var.
Gökmen ÖZDEMİR / VATAN