Aykut Hoca'nın evdeki hesapları sahaya uymadı...
Oysa sağ geride Orhan Şam...
Önünde Gökhan Gönül...
Doğrusu tadından yenmez...
Ama sahada o tadı vermediler...
Orhan ilk yarı boyunca arkasına sürekli adam kaçırdı...
Gökhan Gönül ön sağda sanki yok gibiydi...
Solda da Stoch...
'Allah Allah' diyorduk, bu kadar başarılı Caner varken niye Stoch...
Çünkü ilk yarıda hiç ama hiç yoktu...
Ama ikinci yarıdaki Stoch bizi tekzip etti...
Önce kilidi kıran gol, ardından bir asist...
Gökhan da gerçek yerine geçtiğinde kendini bulmuştu, geldi golünü attı...
İkinci yarıdaki hareketliliğe Semih-Bienvenu değişikliğini de katmak lazım...
SEMİH KÜLÇE GİBİ AĞIR
Acı ama Semih 'külçe' gibi ağır...
Bienvenu de 'bal yapmayan arı' gibi ama...
Hiç olmazsa vızıldıyor, dolaşıyor, rakibi rahatsız ediyor...
Hele Alex biraz haraketlenebilse...
Henüz o noktada değil...
Kaleci Volkan'ın yerden kalkıp, direk dibine ikinci hamleyi yapması 'Her babayiğidin' harcı değil...
Ama iki Webo gölünde açıkçası bizi şaşırtan bir Volkan gördük...
Bir de Cristian...
Çok çalışıyor, çok yararlı işler yapıyor...
Unutmayalım, bu maç iki yenilmeyenin maçıydı...
Unutmayalım, önce Galatasaray'ı, sonra Trabzonspor'u yenen Büyükşehir'in, çoğu zaman başına dert açtığı Fenerbahçe ile maçıydı...
Nitekim ilk yarıda B.Belediye damgası vardı...
İkinci yarıda da Fenerbahçe...
Aykut Hoca'nın ilk yarıda tutmayan hesapları, ikinci yarı başlarken hemen değiştirmesi Fenerbahçe'ye hem zamanı hem maçı kazandırdı...
Ama Belediye takımı bu...
Nerede ne yapacağı belli olmuyor...
Biraz daha zaman olsa, maç belki de 3-0'dan 3-3'e geliyordu...
Döndü 4-2 oldu...
Sonuçta değişen bir şey yok...
Ama sonuçta müthiş bir final izledik...
Fenerbahçe kadınıyla, çoluğuyla, çocuğuyla, büyük sevdalılarıyla ve sahada alınterini döken ve bu alınterine saygı isteyen futbolcularıyla müthiş bir direniş ve dayanışma içinde...
Eğer tribünlerde elli bin oluyorsa...
Puan cetvelinde lider bulunuyorsa...
Yenilmezliğini sürdürüyorsa...
Alkışlar ve saygılar...