URUGUAY halkı ve takımı için Dünya Kupası’nda yarı final oynamak büyük bir başarıydı zaten. Almanya’nın ismi büyük ama kupa öncesi şansı küçüktü. En büyük kozları Ballack yoktu. Konu, takım içindeki yabancıların milli marşı söylememesine, Löw’ün sözleşme uzatma olayına, Klose-Podolski ikilisinden başka golcü bulunmadığına, savunmanın zaaflarına, kalede düşünülen ilk 3 ismin olmayışına kilitlenmişti. Kısaca kimsenin umudu yoktu kupadan. Ama iki takım da “takım gibi takım” olduklarını gösterdiler. Dün gece olduğu gibi kupadaki tüm maçlarında çok iyi mücadele ettiler.
Keyifli maç oldu
Üçüncülük maçları hep keyiflidir. Öyle olacağı henüz ilk yarım saatte belli oldu. Önce turnuvanın en büyük sürprizini yapan Thomas Müller sahneye çıktı. Yarı finalde olsa Almanya’yı bir üst tura taşıyabilecek kapasitede bir oyuncu olduğunu gösterircesine attığı golde iyi bir santrfor takipçiliği vardı. 28’de bu kez Cavani topu alışı, savunmanın arkasına sarkışı ve sağ alt köşeye bırakışıyla öne çıktı.
İkinci yarı da keyifliydi. Ortada öyle, “Böyle savunma da yapılır mı” falan diye bir endişe de olmadığı için Uruguay saldırdı, Almanya saldırdı. Önce Forlan harika gollerine birisini daha ekledi 51’de. 5 dakika sonra neden turnuvanın başından beri sol bek oynamadığını anlamadığım Jansen’in şık golü eşitliği getirdi.
Kısacası üçüncülük en azından Almanlar’ın hakkıydı onu aldılar. Ama bana sorsalar bu turnuva Alman futbolu için son büyük hamleydi. Artık çok büyük sürprizler yaşanacak gelecek kupalarda. Kendilerini çok ama çok geliştirmeleri gerek.
Robben için Hollanda
Bu gece mi? Favorim yok. İsteğim Hollanda’nın kazanması. Robben’in futbolu benim sevdiğim tarz bir futbol. Capdevilla ile eşleşmesi maçın kilit noktası. Turnuvayı Hollanda kazanırsa Sneijder dünyada yılın futbolcusu seçilir. Eğer İspanya alırsa aynı ödül için Ramos ve Puyol çekişir.