Transfer böyledir, kulübün gücünün çok üstünde harcamalar yapıp bombaları peşpeşe patlatsan bile kimseyi tatmin edemezsin. Transfer lobisi, takımın şurası eksik burası noksan, şunu da almak lazım bunu da almak gerek, diye ağustosböceği işlevini sürdürür.
Benzer bir durum Melo olayında yaşanıyor. Brezilyalı oyuncunun Galatasaray için önemini ve değerini kesinlikle kabul ediyorum. Bu konuda söylenen her sözün altına ben de imzamı atarım. Aynı parayla eşdeğer bir oyuncu bulamayacağınızdan tutun da taraftarın ona olan sevgisi nedeniyle vazgeçilmezliğine kadar bütün söylenenler doğrudur.
Fakat bütün bunlar madalyonun bir yüzü. Gerçeği tam olarak görmek istiyorsak öteki yüzüne de bakmak gerekiyor. Örneğin, şu soruyla başlayabiliriz: Melo'suz Galatasaray çok mu eksik kalmış olur? Onsuz önümüzdeki sezon için belirlenmiş bulunan hedeflere ulaşılamaz mı?
Galatasaray geçen sezon da çok önemli transferler yaptı ve takım neredeyse tümüyle yenilendi. Bazı maçlara bir önceki sezondan kalma 1 ya da 2 oyuncu ile çıkıldı. Sonunda hedefe ulaşıldı ve şampiyonluğa kavuşuldu. Şimdi Şampiyonlar Ligi heyecanı var. Elbette ki orada mücadele edebilmek için takımı güçlendirmek gerekiyor.
Peki, hiç sağınıza-solunuza bakıyor musunuz neler oluyor diye? Paris Saint Germain gibi sonsuz görünen para kaynağına sahip kulüpler başarı için çılgınca harcama yapıyor. Peki ya ötekiler? Örneğin, tepeden tırnağa değişmesi gereken Liverpool henüz sadece 1 oyuncu almış durumda. Büyük ligler başta olmak üzere hemen her yerde durum bundan çok farklı değil.
Çünkü artık bütçesini denkleştiremeyenlerin başına neler geleceğini çok daha çarpıcı biçimde görebiliyoruz. Bırakın bizim kulüplerimizi, Arap sermayesi tarafından satın alınmış bulunan Malaga'nın durumu bile pek içaçıcı değil. Takımın yıldızlarından Cazorla, parasını alamadığı için gitmek istiyor. Bu tür finans sorunları yüzünden takımın Avrupa kupalarından ihracı söz konusu.
Bu kadar değil, Melo ile ilgili olarak çok önemli başka konular da var. Riera'yı dövme olayı patlak verdiğinde dakika düşünmeden gönderilmeliydi. Nitekim 'Galatasaray değerleri' diye bu durum gündeme geldi ama gereği yapılamadı. Transfer sürecinde yaşananlar ve son olarak Başkan Ünal Aysal hakkındaki ifadesi de medyada yer aldı. Bunlar görmezden gelinebilecek durumlar mı?
Bitmedi, Melo geçen sezonu o açıdan savuşturdu ama önümüzdeki sezon bazı önemli maçlarda takımını 10 kişi bırakabilir. Açık söyleyeyim, ben hakem olsam geçen sezon bazı maçlarda onun atılması gerektiği halde bunun yapılamamış olmasının acısını bu sezon çıkarmak gibi bir psikoloji içinde olabilirim. Benzer bir tehlike Fenerbahçeli Emre Belözoğlu için söz konusuydu. Sarı Lacivertliler onu gönderip bu dertten kurtuldu.
Belki aynı durum değil ama şunu da söylemeden edemeyeceğim: Bugüne kadar bu takımdan kimler geldi kimler geçti... Zamanında Baba Gündüz'ün futbolu bırakması da büyük yıkımdı, Turgay Şeren'le Metin Oktay'ın futbolculuk dönemini noktalamaları da yeri doldurulmaz boşluk oluşturdu. Daha iyi bir örnek olarak Tanju Çolak'ın Fenerbahçe'ye gidişi de zorlu bir kayıptı, Hakan Şükür'ün futbolu bırakması da... Ancak görüyorsunuz ki Galatasaray hep var.
Dolayısıyla Melo'nun olmayışı Cim Bom için o kadar büyütülecek bir durum değil. İşin teknik ve taktik bölümüne da sonra bakarız.
Melo'suz olmaz mı?
26 Temmuz 2012 13:08