3-0 kazanmış bir takımdan maçın yıldızının kimin olmasını tahmin edersiniz? Ya hücuma dönük orta sahadan biri ya da forvetti oynayan futbolculardan biri.
Hayır... Dünkü karşılaşmanın yıldızı bunlardan biri değildi. Maçın yıldızı sağ bekte oynayan Roberto Hilbert’ti. Ben sağ bek diyorum ama Hilbert yalnız sağ bek oynamadı. Hem sağ bek hem de sağ açık hem de golcüydü. Defansif görevini yaptığı gibi orta sahadaki arkadaşlarına yardımcı oldu. Üstüne üstlük tüm bunlar yetmiyor gibi bir de müthiş bir gol attı.
İlk 45 dakikada çok koşan mücadele eden bir Beşiktaş izledik. Bu özellikleri taşıyan Beşiktaş’ı bütün sezon izleyeceğiz gibi. Ama siyah-beyazlılar, bu kadar mücadele etmesine rağmen çok net gol pozisyonu bulamadı. Santrfor oynayan Batuhan, hiçbir varlık gösteremedi.
Batuhan cepheden gelen toplar arkaya aşırılmaz. En son adam kim? Bu topları kime indiriyorsun? Büyük bir takıma geldin, şansını iyi kullan.
Gerçek Beşiktaş’ı ikinci yarı izledik. Bunda siyah-beyazlıların golü erken bulmasının da rolü çok büyüktü. Erken gelen gol Elazığspor’unda oyun disiplinini bozdu. Defans güvenliğini unutturdu. 1-0’dan sonra 1-1’i yakalamak için şuursuzca saldırdılar. Bu da Beşiktaş’ın işine geldi.
RAKİPLERİNİ BAYILTIR!
Duran top oldu mu Beşiktaş tribünleri yerinde duramıyor. Çünkü bu topları Manuel Fernandes kullanıyor. Nitekim Kartal’ın 2 golü de duran toptan geldi. Necip Uysal’ın kafa golü çok şıktı. Ona kocaman aferin...
Ama Elazığ defansına da sormak lazım. Genç Necip kafa vururken siz ne yapıyorsunuz? Özetle Beşiktaş böyle koşmaya, mücadele etmeye, savaşmaya devam ettiği sürece rakip takım nefessizlikten bayılabilir.
Özetle Beşiktaş özellikle ikinci yarıda oynadığı coşkulu, iştahlı kararlı futboluyla 3 puanı fazlasıyla haketti.
Maçın yıldızı Hilbert
18 Eylül 2012 12:17