3 yıl önce yalnızca 8000 kişinin geldiği King Power Stadını tıklım tıklım dolduran, tüm dünyaya forma rengini ezberleten Ranieri ve öğrencilerinin başarısının ne kadarı peri masalı?
Gerçek hikaye, 2010 yılında Taylandlı milyarder iş adamı Vichai Srivaddhanaprabha’nın Leicester City’i satın alması ile başlıyor. Bu yatırım Leicester City’i İngiltere’nin en zengin 14. kulübü haline getirecek adım oldu. Para liginde küme yükselmeyi başarmışlardı, şimdi sıra futboldaydı…
Yeni yönetimin ilk adresi Swen Goran Eriksson oldu ancak daha sezon başında ortaya konan kötü performans sonrası yollar ayrıldı. Bu defa Nigel Pearson’a görev teslim ediliyordu. Ve işte kaderi değiştiren en önemli anlardan biri bu olacaktı…
Vardy, Mahrez, Huth gibi kaybolmuş yetenekleri tek tek bulup bugünkü kadro iskeletini kuran, Leicester City’i Premier Lig’e çıkartan Nigel Pearson’dı. Ancak daha fazlasını yapmış, 4 yıl boyunca futbolcularının içine takım ruhunu işlemişti. Futbolcularının gözünde bir hoca olduğu kadar baba figürüydü. Nigel Pearson ile birlikte çalışmış profesyoneller, “biraz kavgacı ve zor karakter” derler. İşte böyle bir kavga, görevinin sonunu getirdi. Yerini İtalyan hoca Claudio Ranieri aldı.
Ranieri’nin ilk dikkatini çeken şey, bu futbolcuların potansiyellerinin çok altında bir oyun oynamasıydı. Kümede kalmayı başarmışlardı ancak çok daha fazlasını yapabilirlerdi. O günleri Ranieri şöyle anlatıyor: “Nigel’a ve formasına sadık bir kadro vermişlerdi bana. Ne zaman bir takımın başına getirilseniz gidip transfer yaparsınız, mümkün olduğu kadar çok transfer… Ancak Leicester’da buna gerek yoktu. Sadece, yeni teknik direktöre, bana da aynı bağlılığı göstermeleri yetecekti”
Ranieri, takımla yaptığı ilk toplantıda, Nigel Pearson’un bıraktığı yerden devam edeceğini söyledi. Hiçbir değişiklik olmayacaktı. Ancak bir yandan da çok yavaşça kendi isteklerini ve yönlendirmelerini yapmaya başladı. Ranieri felsefesini takıma çok yavaş yerleştirdi, bunu yaparken de “belki şöyle olsa, ne dersiniz” şeklinde öneriler yoluyla konuşuyordu. Futbolcuların gerçek potansiyellerini ortaya çıkartmaya odaklanmıştı.
Claudio Ranieri, Nigel Pearson’a duyulan sevgi ve sadakati kendi futbol felsefesi ile birleştirdi ve birbirine bu denli bağlı bir sicim haline gelen Leicester’ı kopartmak artık hiç kolay olmayacaktı.
Simon Kuper ve Stefan Szymanski’nin Futbolun Rakamları adlı kitabı şu tespiti yapar; futbolculara ödenen maaş sıralaması ile sezon sonu puan sıralaması %90 oranında doğru orantı gösterir. 2014-2015 sezonunda da böyle olmuştu; maaş ligi lideri Chelsea şampiyon, 14. sıradaki Leicester City ise Premier Ligin 14. sırasındaydı. Ancak 2015-2016 sezonunda bu istatistik tepetaklak oldu.
Johan Cruyff haklı çıkıyordu: “Neden daha zengin diye bir takımı yenemeyeceğinizi düşünesiniz ki? Ben hiç gol atan bir para çantası görmedim”
Manchester United’ın Van Gaal ile bir türlü istikrarı yakalayamaması, Chelsea’nin Mourinho krizi, Arsenal’in geleneksel hale gelen şubat ayı düşüşü ve Manchester City’de yaşanan erken teknik direktörlük değişikliği… Premier Lig’in sezon başında şampiyonluk adayı olarak gösterilen tüm takımlarının aynı sezona denk gelen kaotik hali bir şanstı. Tek rakip kaldı; Pochettino’nun Tottenham’ı…
Henüz iki şampiyonluk adayı arasındaki fark açılmadan, Premier Lig tarihinin en başarılı teknik direktörü Sir Alex Ferguson şu tespiti yapıyordu; “Tottenham daha kaliteli futbolculara sahip ancak Leicester City tam bir takım. Bu yüzden de Leicester şampiyonluğa daha yakın”
Claudio Ranieri, Southampton galibiyetinden sonra şu ifadeyi kullandı; “şans bir kez insanın ayaklarına gelir, bu da bizimki”… Ancak şans, onu en iyi kullananların yanındadır.
Güneş sistemindeki tüm gezegenlerin yan yana dizilmesi gibi, bugün Leicester City’nin şampiyonluk yürüyüşü için tüm evren işbirliği yapıyor gibi görünse de, Claudio Ranieri ve öğrencileri, Premier Lig’de bugünkü liderliği, İtalyan hocanın soyunma odası kapısından ilk girdiği gün elde etmişti.
En zengin değiller, en büyük yıldızlara da sahip değiller. Ancak ellerindeki değerlere sahip çıktılar, doğru zamanda doğru yerde doğru aklı ortaya koydular. Çünkü hiçbir başarı tesadüf değildir.
Aşağıdakilerden hangisi ilginizi çekiyor?
İngiltere Premier Ligi
Premier Lig puan durumu
Premier Lig maç özetleri