Alex ile bir Fenerbahçe-Samsunspor maçında tanışmıştık.
Ertuğrul Sağlam'ın Samsunspor'u, 60 dakika direndikten sonra Alex'in yükselen oyununa ve Nobre'ye attırdığı gole teslim olmuştu. Alex o ilk maçın ardından şampiyonluklar, zaferler yaşadı. Ertuğrul Sağlam Bursaspor'u ligin beşinci şampiyonu yaptı. Dün akşamki bu buluşma ister istemez bizi yıllar önce Alex'in ülke futboluna giriş yaptığı maça götürdü. Karakteri ve oyun bilgisiyle önemli iki ismin Ankara randevusu, Fenerbahçe'nin 29 yıllık kupa hasretine son verirken kazanan yine Alex oluyordu belki ama Sağlam kaybeden taraf olmadı kesinlikle..
Sadece saha dışındaki teknik adam Ertuğrul Sağlam, saha içindeki teknik adama, takımı bir ikinci teknik direktör gibi yönetebilen Alex'e kaybetti. Bursaspor'da bu yıl işler iyi gitmedi. Volkan ile Sercan'ın yanı sıra takımı zirveye taşıyan oyuncuların bir kısmının ayrılması Sağlam'ı radikal değişiklikler yapmaya zorlamıştı. Sağlam geniş çaplı bir değişim yerine sihirli bir dokunuş yaptı. Bursaspor haftalardır başkalaşıyor, başkalaştıkça yükseliyordu. İki Güney Amerikalı Pinto ile Batalla'nın skor yönündeki uyumu başkalaşımın motoru olmuştu. İkinci devrenin başında transfer edilen Pinto ile Batalla'nın olağanüstü performansı kupa maçının da anahtarıydı. Kupayı 29 yıldır alamayan F.Bahçe için sorun yaratabilecek bir ikiliydi Batalla ile Pinto.. Maçın hemen başında F.Bahçe'nin golü bulması bir ihtimal olabilir. Fakat ihtimalsiz bir gerçek var ki Bursaspor son 3 aydaki en pasif oyununu oynayınca kupa İstanbul'a, onu en çok isteyen takıma geldi.
Ankara'daki futbol atmosferi Batı'da izleyip de öykündüğümüz birçok kupa maçından farksızdı. Başta kaybeden taraf olmak üzere iki seyirciyi de ayakta alkışlarken, Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim edelim. Ülke futbolunun son yıllarına damgasına vuran Alex yine bir harikaydı. Süper Final boyunca sakatlık sorunlarıyla uğraşan Brezilyalı, attırdığı goller ve attığı golle bir kez daha gelecek sezon için 10 numarayı kimseye kaptırmayacağını göstermiş oldu.
Alex iyi günündeyse yarışmacı karakteriyle hemen oyunun kontrolünü ele geçirebiliyor. Alex takımın tüm organlarını çalıştırıyor. Alex iyi gününde değilse bir kopyasını yaratmayı başarıyor. İşte Alex'i farklı kılan bu.. Mesela son maçlarda hep gördüğümüz manzara Alex'in Baroni'yi başkalaştıran yetiştiriciliğidir. Alex bugüne kadar hep yarışmacıydı, bu sene yetiştirici karakteriyle tanıştırdı bizi.. Dün gece hem yarışmacı Alex, hem yetiştirici Alex sahadaydı. Sağlam'ın takımının pasif kalmasının nedeni Alex'in sezonu taçlandırma motivasyonuydu. Alex'in çift çekirdekli oyunuydu. O kadar.
Alex ve arkadaşlarının sıradışı performansıyla kupa Fenerbahçe'ye yakıştı.
Kupa Alex'e yakıştı
17 Mayıs 2012 13:49