Fenerbahçe'yle bu statta oynuyorsanız, oyun stratejilerinizi doğru belirlemek, takım savunmanızı güçlü tutmak, oyun disiplinini sonuna dek korumak zorundasınız.
Hele de kadro kaliteniz, kapasiteniz sınırlıysa.
Daha baştan arkaya yaslanmak, oyunu kendi kalenizin yakınında oynamak, ani ataklarla çıkıp Fenerbahçe'yi geride az adamla yakalayıp pozisyon bulmaya niyetliyseniz, zaten maçı baştan kaybedeceksiniz demektir. Çünkü böyle bir oyun anlayışı, bireysel yeterliliği güçlü Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürmek olacaktır.
Mersin İdman Yurdu, dünün ilk bölümünde bu hatayı yapanlar kervanına katılan takımlardan biri oldu. Rakibini tehdit edebilecek hiçbir girişimde bulunamadığı için, sürekli tehdit gördü. Üstelik arka alanda da iyi yerleşemediği ve sık sık hata yaptığı için, hem çabuk hem de kolay çözüldü.
Alex önderliğindeki Fenerbahçe'nin coşkulu, iştahlı, tempolu ve üretken oyunu da eklenince, saha içindeki görüntü adeta tek kale maça döndü. Özer'in sağdan, Caner ile Stoch'un soldan destek verdiği atakların yanı sıra Zurita ile Bueno'nun kontrol ettikleri göbekten de Fenerbahçe küçümsenmeyecek ölçüde pozisyon üretme, şut atma olanağı buldu. 2-0'lık skor, bu bölümdeki Fenerbahçe üstünlüğünü yansıtan bir skor değildi. Fark, böylesine yetersiz oynayan bir rakip karşısında daha da fazla olmalıydı.
Başlangıçtaki stratejisini son derece yanlış oluşturan Mersin İdman Yurdu, Fenerbahçe karşısında nasıl oynanması gerektiğini bu ezik, silik ve sıradan oyunun ardından sanırım soyunma odasına gittiğinde fark etti.
Bu defa ikinci yarıda önde basan, oyunu rakip alana taşıyan bir Mersin İdman Yurdu vardı. Değişen strateji, Fenerbahçe'nin ezberini hemen bozdu. Baskının oluşturduğu tehdit, Sarı-Lacivertli ekibin savunmada üst üste hatalar yapmasını beraberinde getirdi. Oyunda hem kontrolü hem de psikolojik üstünlüğü ele geçiren konuk ekip, 57'de golü buldu. Erdal iyi vuruş yapsa, 69'da beraberliği de sağlayacaktı.
İlk yarıdaki oyunu ve attığı gollerle ezici bir üstünlükle iki farklı öne geçen Fenerbahçe, ikinci yarıda tanınmayacak kadar kötü oynadı. Yediği baskıyı bir türlü kıramadı. Çünkü öncelikle orta alanda topu tutamadı. Doğal olarak kalesinde küçümsenmeyecek tehlikeler yaşadı. Hücuma ise neredeyse hiç çıkamadı. Korku tünelinden geçerek üç puanı ilk yarıdaki oyun ve attığı gollerle güçlükle kurtardı.
Dün Fenerbahçe açısından özel bir gündü. Ligde bininci galibiyete ulaşıldı. Gerçi bu özel günü anlamlı kılacak oyun içi devamlılık sağlanamadı. Lâkin yine de kazanıp, Fenerbahçe çok önemli ve tarihi bir eşiği aşmayı başardı.