İki hafta önce play-off'un güçlü adayları arasına yükselen Sivasspor, Gençlerbirliği beraberliği, Galatasaray mağlubiyeti ile yedinci sıraya geriledi.
Bu hafta Trabzon'a kaybederlerse ilk sekiz şanslarını tehlikeye atacaklar. "Play-Off ligi" hatayı, konsantrasyon sorunlarını affetmiyor. Kimi takımların maç içi konsantrasyonu birdenbire düşüyor, kimilerinin konsantrasyonunu maçların ismi belirliyor. Örneğin Anadolu'da rakiplerine farklı maçlar veren Büyükşehir Belediyespor'un 4 büyüklerle oynanan maçlardaki gayreti garip değil mi? Antalyaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor gibi takımların seyirci baskısı yok, ekonomik sorunları hiç yok! ama bu kadar bolluk içerisinde dikkatleri üzerlerine çekecek bir sıradışılık gösterebiliyorlar mı?
Manisaspor-Kayserispor maçına baktığınızda takımların nasıl atağa hazırlık yapamadıklarını, top kayıplarının rakip takım tarafından nasıl değerlendirilemediğini net görüyorsunuz. Kazandığın topu hemen teslim ediyorsan, konsantrasyon sorunun var demektir.
Mesela Gençlerbirliği, Ankara'daki ilk maçta ligin son sıralarında ve henüz nasıl bir takım olduğu ortada değilken o dönemin en iyisi Fenerbahçe karşısında ideale yakın bir konsantrasyon ve hırsla oynarken İstanbul'da daha yediği ilk golün ardından kepenk kapattı.
Quaresma'nın bir deplasmanda İnönü ortalamasını aştığı maç var mı?
Belli ki maçınızın ne kadar izlendiği çok belirleyici oluyor. Bu durumda oyuncuların işlerine dört elle sarıldığını iddia edebilir misiniz?
Galatasaray-Beşiktaş maçının ikinci yarısına bakın. Quaresma bu devrenin son bölümünde etkili oldu. İkinci yarıda sürekli ileri çıkıp kendisine destek veren İbrahim Toraman Q7'ye ofansif enerji katarken, Beşiktaş-Trabzon maçında Toraman rakibi karşılamak için çabalarken Q7 hangi defansif katkıyı sağladı?
Kimi zaman bireysel, kimi zaman takım halinde büyük geri düşüşler yaşanan "Play-off ligi" 5 hafta sonra kendini "play-off" heyecanına bırakacak. Görünen o ki sadece Kadıköy'deki Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin sonucu play-off'un yaldızlı mı yaldızsız mı olacağını belirleyecek. Trabzon, play-off'ta figüran olmamak için mücadele edecek, Beşiktaş ise bırakmış gözüküyor. Diğer takımların önlerine gelen bu dev 4'lü finali tepmek için ellerinden geleni yaptıkları su götürmez gerçek artık.
Takımların istikrarı yakalaması için, futbolcuların istikrarı yakalamaları gerekiyor. Onların istikrarı için ne gerekiyor bulamıyoruz...
SAVUNMALAR SAVUNMASIZ
Birkaç haftadır ligimiz bol gollü ve çekişmeli maçlara sahne oluyor. Neden birdenbire işler sportif tarafta iyi gitmeye başladı diye sorup cevap arıyoruz. Pazar-çarşamba temposunun ardından ortaya dengeli bir lig çıktığından mı acaba? Golcüler form tuttu diye mi böyle oluyor? Yoksa savunmalar mı evlere şenlik!..
Görünen o ki üçüncü seçenek ağır basıyor. Savunmalarımızın savunulacak yanı yok!..
Trabzonspor PSV maçında başına gelenleri Beşiktaş'a yaşattı. PSV deplasmanında sağdan soldan gelen ataklara, rakibin pas trafiğine engel olamayan, ceza sahası içinde rakibinin rahat top kullanmasına engel olamayan Trabzonspor aynı şeyi Beşiktaş karşısında yaptı. Aradaki fark PSV'nin erken golüne karşılık Trabzon'un uzun süre sonuç alamamasıydı.
Stoch'un Gençler'e, Almeida'nın Trabzon'a, Necati'nin Sivas'a attığı golleri ayrı bir yere not edip savunmaların durumuna bir bakın. İyi organize olamayan, uyumsuz dörtlüler görürsünüz. Türk futbolunda ligin ilk iki sırasındaki takımla diğerleri arasındaki farkı savunma standardı belirliyor. Özetle Terim'in her şeyi düzeltmek için önce savunmadan başlaması ne kadar doğruymuş...
Sidnei'nin Egemen'in yerine oyuna girdiği andan itibaren Beşiktaş'ın dramatik düşüşünü neyle açıklarız?
Şenol Hoca geçmişte kaybettiğimiz puanlara yanıyoruz derken, savunmanın yediği "Rıza Çalımbay literatüründen ödünçle" basit gollere hayıflanmıyor muydu?
ALTYAPIDAN OYUNCU OYNATMA CEZASI
Şu dördüncü sarı kartı görenin müteakip maçta oynamaması meselesi ile erkeklerden arındırıp(!) kadın-çocuk taraftara maç oynatarak ceza verme konusu bu hafta gazetelerde yer buldu. Kadın-çocuk seyirci yerine yeniden para cezası geliyormuş!
Buna getireceğiniz alternatif cezayı para yerine başka bir şekilde çözemez misiniz. Sonuçta taraftar cebinden çıkmadığı için kulübün alacağı para cezasıyla öyle pek ilgili değil. Mesela bir sonraki maça altyapıdan en az iki oyuncuyla çıkma cezası verecek bir uygulama fena olmaz mı?
Beşiktaş, son Trabzon maçına Sidnei yerine böyle bir kural olsaydı Atınç ile çıkardı.
Kötü mü olurdu sizce?
Konsantre olamayanlar kulübü
07 Mart 2012 11:36