Koch:2 - Carvalhal: 1

Beşiktaş neden bir deplasman maçında ilk 11’inde biri “stoperden bozma” iki sol bekle başlar? Rakibin sağ beki Srna, sağ açığı Cristiano Ronaldo da bizim haberimiz mi yok?

Carvalhal’ı göreve getirenlerin hocaya şunları da anlatması lazım:
1-    Beşiktaş maalesef son 7 yılda sadece 1 kez lig şampiyonu oldu.
2-    Beşiktaş maalesef tarihinin en büyük borç yükü altında. Bu borcu hafifletmenin en sağlıklı yolu da Beşiktaş’ın her yıl Şampiyonlar Ligi’ne katılması.
3-    Şampiyonlar Ligi’ne her yıl abone olacak bir takım, deplasman-iç saha maç ayrımı yapmadan belli bir futbol stratejisine göre oynamalı. Taraftarın beklentisi ve kulübün “tarihsel kalite”sine uygun ofansif bir futbol stratejisi sahada olmalı.

Dün gece ise son 10 dakikaya kadar beklenenden uzak bir Beşiktaş vardı. Sahada “bireysel yeteneklerin toplamından daha yeteneksiz bir takım” varsa, Carvalhal hatayı en başta kendisinde aramalı. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra iki solbekten birisi çıkarak oyuna Pektemek’in girmesi teorik açıdan doğru bir hamleydi. Ancak Pektemek gibi iyi bir merkez forveti ilk yarı sonuna kadar kanatta harcamak pratikte daha da büyük bir hata oldu!

Ernst ve Necip’in oynamadığı bir Beşiktaş orta sahası, rakiplerine oyunun temposunu dikte ettiremiyor. Bunun üzerine bir de Guti’siz bir orta sahadan Fernandes’i çıkartıp yerine Veli’yi almak 31 yıldır Beşiktaş’ı çalıştıran 21 teknik adamın da yapmayacağı cinsten bir hata! Ertuğrul Sağlam’a “Rakibi yenmek için bir Beşiktaş’tan bir oyuncu çıkaracaksın!” deseler o bile Bursaspor lehine bu kadar “etkili” bir değişiklik yapamazdı.

KOCH’UN KATKISI
Sezon başında “Quaresma oyundan atılınca Beşiktaş daha az kötü oynayacak hatta 1-0 geriden 2-1 öne geçecek” deseler çoğumuz inanmazdık. Ancak sezon öncesi bazı oyuncuların beğenmediği, burun kıvırdığı Roland Koch sayesinde Beşiktaş geçen sezonun ikinci yarısına göre çok daha iyi bir kondisyona sahip. Bursaspor’un yorulduğu dakikalarda birisi duran, diğeri durmayan toptan gelen iki İsmail ortası en azından Koch’un emeklerinin karşılığını verdi. Sidnei’in azmi de bambaşka bir yazı konusu!