"Cristiano Ronaldo mu daha iyi yoksa Messi mi?", Messi'nin bu sezonki muhteşem ötesi performansından önce futbolseverlerin bir araya geldiklerinde en çok tartıştıkları meseleydi.
Tabii ki Messi, Ronaldo'ya göre saha dışında çok daha mütevazı ve sempatik bir figür olduğu için birçok erkek Türk futbolseverin gönlünde Ronaldo'nun bir adım önündeydi. Dünyanın en güzel gollerini atmasına rağmen gol sevincini asla abartmayan, her daim mahallede onu büyüten ağabeylerin sevgisine layık kalmak için her daim mahcup bir tavra sahip olan Messi ile Ronaldo arasındaki en önemli fark biz Türk erkeği için şuydu hatta: "Bu 2006 Dünya Kupası'nda Manchester United'dan takım arkadaşı Rooney'i oyundan attırdıktan sonra hain hain göz kırpan Ronaldo var ya ondan her şey beklenir, sevgilini emanet etsen hemen durumdan faydalanır!" tadında bir kötü çocukluk yüklenmişti Ronaldo'nun üstüne...
Tabii ki Messi ile kimi karşılaştırsan göreceli olarak ister istemez 'kötü çocuk' kalır. Ama Ronaldo'nun durumu biraz da Erol Taş'ın durumuna benziyordu: Kendisine verilen takımı 'ateşleyici yıldız' rolünü fazla abartınca nereye gitse antipatik görünüyordu...
Lakin Kuzey Kore karşısında durmak bilmeyen gol yağmurundan sonra da 'Messi olsa 6. golden sonra başka gol atıp rakibi ezmeye kıyamazdı' diyenler oldu. Ancak dünkü Ronaldo ile eski Ronaldo arasındaki en önemli fark 'kötü çocukluğu' abartmaması, kendisinden çok takımı için oynamasıydı. İlk 18 pasının tamamını takım arkadaşlarına isabetli olarak vermeyi başaran CR7, nihayet Portekiz formasıyla Klark Kent olmaktan kurtulup kulüp takımlarındaki gibi Süpermen'liğe terfi etti, en azından 'Portekiz'in Messi'si' olmayı başardı.
Euro 2008'den beri ilk kez milli formayla durmayan bir toptan gol bulurken de ensesinde seken top anında yaşadığı kısa süreli şaşkınlık anı harikaydı, eski Commodore oyunlarındaki Emlyn Hughes Soccer tarzı futbolcuları hatırlatarak tebessüm ettirdi.
Klark Kent Süpermen oldu
22 Haziran 2010 12:36