Eğri oturup doğru konuşalım: UEFA Avrupa Ligi’nde oynuyorsanız, her şeyden önce takımca “kişilik” sahibi olmanız gerekir.
Kişiliksiz futbolla hiçbir yere varamazsınız. Dün geceki maç, Beşiktaş’ın kişiliksiz, kimliksiz oyununun bir belgeseli idi. Belgesel, biliyorsunuz, gerçek neyse odur.
Beşiktaş’ın gerçeği de yavan ve kişiliksiz oyun... Böyle bir oyun, iyi mücadele aldatmacası ile şansın da yardımıyla size belki bir beraberlik getirebilir ama, her zaman şansınıza güvenemezsiniz.
Oyun neden kişiliksizdi?
Sembolü “kartal” olan bir takımın evrimleşip (!) “yengeç”leştiğini gördük. Topu ayağına alıp güya hücum hamlesi yapan takım tıpkı yan yan yürüyen yengeçler gibi yan paslarla vakit öldürüyordu. Simao’dan Necip’e, Necip’ten Ernst’e, Ernst’ten Quaresma’ya... Oradan da yeniden yatay geçişle başka birine...
Beşiktaş, futbolun en basit kuralı olan “hücumda derinlik” kavramını unutmuştu.
Ne kanattan elle tutulur, gözle görülür bir atak, ne orta alandan derin pas... Bunları göremedik.
Edu, bir heyula olarak dolaştı durdu. Ağır, coşkusuz, hamlesiz oyununa rağmen yine de iki kez gol pozisyonuna girdi. Birinde farkında bile değildi ona atılan topun, geç uyandı yetişemedi. Birinde de topla buluştu tek başına ceza alanına girdi, ama rakip savunmacının koşusundan ürküp vurmayı unuttu.
Kişiliksiz oyundan bir başka örnek: Savunmadan orta alana, oradan ileri uç oyuncularına giden top, yeniden Beşiktaş savunmasına gitti sık sık. Hiçbiri derinlemesine ileri hamlelerle topu rakip ceza alanına taşımayı, orada çoğalmayı, Edu ile duvar pası filan yapmayı, ya da uzaktan olsun göstermelik ut atmayı düşünemedi.
Güya ligin en iyi hücumcuları Beşiktaş’ta... Ama bu takımın bireysel becerilerden başka bir hücum sistemi, golü üretecek ortak aklı var mı? Yok!
Bakmayın Maccabi karşısında gaza gelip attıkları beş gole...
Beşiktaş, be-ce-re-mi-yor!
Galiba çalışmıyor. Çalışan takım, böyle şaşkınlıklar sergilemez.
Bu maçın skoruna üzüleceksek, her şeyden önce kaleci Cenk, Egemen, Sivok bir de Mehmet Aurelio için üzülmeliyiz. Onların emek ve özverisi, öndeki arkadaşlarının vurdumduymazlığı yüzünden güme gitti.
Bir başka gerçek, Ernst’in artık eski Ernst olmadığı... Carvalhal’ın dışlamasından mı bu hale geldi, yoksa beklenmedik düşüşü yüzünden mi dışlandı? Anlayamadım.
Bir kez daha anladık ki bu takımda kenarda bekletilecek adam sadece Guti değil. Simao ve Edu da garaja çekilebilir. Hiç değilse yolu tıkamasınlar.
Dinamo Kiev, son yılların en güçsüz, en ruhunu kaybetmiş, rakipleri açısından en yutulacak lokma halindeydi. Onca gol pozisyonuna girip golü uzatmada bulmaları, futbolun cilvesiydi.
Beşiktaş çok yanacak bu yenilgiye!
Kartaldı, yengeç oldu!
21 Ekim 2011 13:17