Maça UEFA Avrupa Ligi’nde grup lideri olmak hesaplarıyla başlayan Beşiktaş istediğini aldı.
Hem de öyle böyle değil. Hani derler ya ‘söke söke’ diye, aynen öyle. Beşiktaşlılar 90 dakika boyunca çok değişik duygular içindeydiler. Lider olacağız diye başladılar, 1-0 mağlup duruma düştüler. Kiev’in 2-0 önde olduğunu öğrendiler.. Doğrusunu isterseniz hepimizin içine kurt düştü ve liderlik hesapları yaparken, bir anda gruptan çıkamayacak mıyız korkusu içimizi sardı. Ancak Beşiktaş 2. yarı öyle bir futbol oynadı ki korkularımızı, endişelerimizi aldı götürdü.
İngiltere'nin güçlü takımı olan Stoke’a karşı 1-0 dan, maçı 3-1’e getirmek hiç de kolay değil. Dün Beşiktaş’ın en çok skor 1-0’iken de, 3-1’e geldiğinde de 1 saniye olsun oyun disiplininden kopmamalarını, hırslarını ve kazanma arzularını beğendim. Rüştü müdahaleleriyle rakibe gol fırsatı vermezken, defansımız da rakibe net gol pozisyonu vermedi. Tabii ki defansın bu başarısında Necip, Ernst ve Veli’nin de yardımlarının rolü çok büyüktü.
PEKTEMEK GOL DEMEK
Fernandes ayrı bir parantez açmak istiyorum. Zaman zaman önemli hatalar yapmasına rağmen (Golü onun yüzünden yedik) adeta Kartal’ın orkestra şefiydi. Beşiktaş’taki en iyi futbolunu oynadı. Üstüne basa basa söylüyorum Mustafa Pektemek futbolcunun ve golcünün tillahı. Özetle Mustafa Pektemek eşittir gol demek. Her zaman söylediğim gibi Carlos bu çocuğun daha faydalı olmasını istiyorsa ona daha çok şans vermeli.
Carlos'un Mustafa’yla başlamamasını bir yanlışı olarak görürken ikinci yarıda oyuna alması ve Edu-Almeida değişikliği de tam isabetti. Beşiktaş dün muhteşem taraftarı, harika futbolu ve süper golleriyle Türkiye’ye çok güzel bir gece yaşattı. Bütün bu güzellikte payı olan herkesi tek tek tebrik ederim. Sevgili Serdal Adalı, sevgili Tayfur Havutçu ve sevgili Ahmet Ateş hoşgeldiniz.
Kara Kartal parçaladı
15 Aralık 2011 12:15