Dün gece Hırvatistan'da 80 milyonluk ülkenin ikinci milli takımı mücadele etti. Birinci takımdan daha fazla koştu, az yıldı. Yeteneklerini limitlerinde kullanmaya çalışıp alkışlarla sahadan ayrıldı. Bizim futbolun bundan sonraki hayatının ilk günüydü ve dün geceki milli takım mücadelesiyle övgüyü hakediyor.
Milli maçın sponsoru Jose Mourinho evde mutluluğun formülünü anlatıyordu "Başarılı olmanın ilk kuralı evde mutlu olmaktır"
Evinde huzuru bulamazsan dışarıda işin mucizelere kalır. Federasyon, teknik kadro, oyuncular, medya ve taraftar beşgeninde evinde huzurlu olamayan Türk milli takımı için kaçınılmaz son Ukrayna ve Polonya'yı pas geçmekti.
Mourinho yönettiği takımlara oyun içindeki müdahaleleri ve sistem geçişleri yaptırmasıyla ünlüdür. Motivasyon konusunda ise tam bizim tarif ettiğimiz adamdır.
Aslında tam bize göredir.
Gün başlarken, Hiddink reklamda, Mourinho kenarda oynamalıydı ya! Hadi neyse..
İki maçın özeti 180 dakikadan ziyade "anlık" şans ve akıl ile izah edilesi türden..
Hırvat Milan Rapajiç ilk maç öncesinde gazetemize verdiği röportajda "Türkiye maçtan maça değişebiliyor. Bazen maç içinde bile değişiyor. Bazen olağanüstü, harika oynuyor, bazen çok kötü oluyorlar. En çok hangi Türkiye ile oynayacağımızı merak ediyorum; o muhteşem Türkiye ile mi yoksa kötü Türkiye'yle mi?
Tamamen an meselesi; ana ve güne bağlı." demişti.
Hatırlayın, Türkiye için maçtan maça değişimi yaratan maçın adıydı çoğu zaman..
Marka maçlara konsantre olup, diğerlerini sakarca oynadık Malta, Azerbaycan örnekleri gibi!
Maç içinde değişimi sağlayan kulübenin sahaya verdiği enerjiydi. Rapajiç'in muhteşem dediği Türkiye oyuncular, teknik kadro ve federasyon yönetimi arasında iletişimin yüksek olduğu Türkiye olmuştur.
Rapajiç haklıydı, yıllardır sistem bazlı bir takım olmadığından sonuç odaklı oynayan Türkiye'yi bireysel yeteneklerin anlık, günlük performansları zaferlere taşımıştı. Birisi ateşlemeyince olmuyordu. Bu çoğu zaman bir oyuncu ya da teknik adamın ta kendisi oldu. Mesela Euro-2008'deki ilk Portekiz maçındaki hayal kırıklığı bize bu gruptan çıkamayız dedirtmişti.
İsviçre ve Çek Cumhuriyeti maçlarında isyankar oyuncular Arda ile Tuncay oldular. Gruptan çıktık.
Çeyrek finalde anlık yaşadık. An geldi yedik golü, an geldi Semih iş bitirdi.
Dün Kazım o "anı" iyi değerlendirip golü atsa, maça 1-0 önde başlayıp, 3-0'ı kovalama şansı bulabilirdik.
Tıpkı onların İstanbul'da yaptığı gibi.
Biliç Zaman'a verdiği röportajda Hırvatistan'da Türk dizilerini izleme şansı bulduğunu söylemişti.
Dün akşamdan sonra Mahsun'u gönül rahatlığıyla izleyebilir.
Biz yaz aylarında milli takımı değil, Mahsun'u izleyeceğiz.
TV'den öyle dediler..!
Jose Mourinho sundu..
Jose Mourinho sundu
16 Kasım 2011 10:56