Orduspor'a bakın... Haftalardır kazanamıyor... Hocası yok... Ustaları oynamıyor... Ligin en kötülerinden biri.
Galatasaray'a bakın... Yıllardır yenemediği Fenerbahçe'yi yendi... Ardından Avni Aker'de Trabzonspor'u farklı mağlup etti... Ligin en iyilerinden biri...
Böyle bir durumda Orduspor'un kaybetmesi 'kolay', kazanması 'olay' olurdu... Orduspor, başlangıçta 'Kolay'ı bıraktı, 'Olay'ı aramaya başladı...
Öyle ki ilk yirmi dakikada mutlak bir Orduspor üstünlüğü vardı... Ama Orduspor 'Olay' ararken, bir kaleci hatası ile 'Kolay' teslim oldu...
Ligin ilk 15 haftasında 15 saniye bile oynamayan kaleci Fevzi Elmas, belki de ilk buluştuğu topu, yakaladıktan sonra rakibin önüne bırakınca, Orduspor 'Olay' yaratamadı...
Öyle ki Baros'un golünden sonraki ilk beş dakika içinde önce Kazım, sonra Elmander o kadar önemli iki fırsatı kullanamadı ki, bunları atsalar, maç Galatasaray için daha ilk yarım saatte 'Kolay' bir maç olurdu...
SELÇUK İNAN ETKİSİZDİ
Ama golde de bütün bu pozisyonların merkezinde de Baros vardı... Golde fırsatçılığını ve çabukluğunu kullandı... Kazım ve Elmander'in kaçırdığı iki inanılmaz fırsatta iki müthiş asist yaptı...
Baros bunlarla da yetinmedi... İkinci yarıda Kazım'la gelen golde, pas gene Baros'tan geldi... Elmander'in belki de ilk kez etkisiz kaldığı bir maçın her Galatasaray hücumunda Baros vardı...
Baktığınızda Galatasaray sonuç olarak istediğini alsa bile, futbol olarak Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarının gerisinde kaldı...
Genç Semih, özellikle ilk 10 dakika içinde önemli top kayıpları yaptı, orta alanda Selçuk'un etkisizliği, bu alanı Orduspor'a bıraktı, genç Emre Çolak ise geçen haftalardaki çıkışını arattı...
Ama ne olursa olsun, adı Galatasaray... Şöyle bir kımıldaması bile böyle bir maçı kazanmasına yetiyor da artıyor bile...
Orduspor derseniz, sonuç ortada... Birşeyler yapmaya çalışıyor ama, sanki 'bamyadan mermi gibi', sanki 'bal yapmayan arı' gibi... Vızıldıyor ama rakibin canını acıtamıyor... Vuruyor ama yıkamıyor...
Hakem yazmak adettir ya, bir-iki satır da onlara... Ujfalusi koluyla top buluşuyor, bu doğru. Ama bana göre Ujfalusi'nin kolu vücuduna yapışık... Dalmat'ın çizgiden çevirip aut verilen ortası derseniz, onu yan hakem Erdinç Sezertam'a sormak lazım... Hakikaten bu top auta mı çıktı diye...
Galatasaray ister iyi oynasın ister kötü oynasın... Ortada çok çarpıcı bir gerçek var... Sıkıntılı günler artık gerilerde kalıyor... Galatasaray'ın mutluluğa yelken açtığı, kış günlerinin şu sisli -puslu havalarına rağmen çok net görülüyor.