Fenerbahçe'nin maçı kazanması gereken takım olduğunu ikinci yarıyla görmeye başlıyoruz.
Kuyt/Alex ve Caner/ Stoch değişikliği ile sahadalar. Kuyt'ın ön bölgeyi karıştırmaya başlaması, pas istasyonu olması, yakınına yaptığı koşularla rakibin rahatlığını sona erdirmesiyle, dengeler değişiyor. Üst üste kornerler geliyor, ceza alanı karışıyor, birkaç şut denemesi ve sonrası...
Futbolu unutmuş gibi oynayanlarla, topun hesabını vermekten kaçanların birlikteliğinde, büyük bir yatırımın eridiğini ve kaybolduğunu izliyoruz. Mental olarak çökmüş hemen hepsi. Bayrağı da en önde kaptan Alex taşıyor. Oyunun iki yönlü dengesine baktığınızda Kerem- Ernst ikilisinin pozisyon sezgisini barındıran belki Meireles'i sayabiliriz Fenerbahçe de. Yetenek bir derece, büyük takım forması peşinden, bol sıfırlı sözleşmeler cepte ama futbol zekası adına hep diğerinden bekliyorlar bir şeylerin yapılmasını.
Artık takımı için her şeyini feda etmeyecek olanlarla yolları ayırmak, adlarını gündemden düşürmek en kısa ve net çözüm. İçerideki iltihap büyüyor, hastalık tüm vücuda yayılıyor. İyi yönetilemedi Alex krizi. Ve bunun artçıları ile her maç bir katı yıkılıyor Fenerbahçe'nin. Mağlubiyet önemli değil. Lig uzun, telafi edilir. Edilemeyecek olan iltihap kurutulmadığı sürece vereceği zararın büyümesi.
Geçen seneyi sabırla idare eden Fenerbahçe taraftarı da artık bu yükü taşıyacak sabra sahip değil. "Ben seni kupaların için sevmedim" diyenler yok ortada. "Futbol koşarak oynanacaksa takıma atletleri alalım" diyenler iyi baksınlar bu maça. Koşmayınca nasıl kaybedildiğini veya koşunca neler olduğunu görsünler.
İltihap kurumalı
30 Eylül 2012 14:21