Maçın 71. dakikası oynanıyordu. Aykut Kocaman'ın tercihi doğrultusunda dördüncü hakem oyundan Semih'in çıkıp Cristian'ın girdiği tabelayı kaldırmıştı. Lig TV kameraları birden bire tribünleri kesti. Milli Takımlar Teknik Direktörü Abdullah Avcı, yardımcısı Okan Buruk'un kulağına bir şeyler fısıldıyordu. O anda stadyum ya da ekran karşısındaki futbola teknik tarafıyla bakan herkes diziliş ve yeni taktik üzerine mırıldanırken Avcı'nın Buruk'a dönüp 'Akşam ne yiyelim, tavuk ızgara mı yoksa balık buğulama mı?' diye sorduğunu kimse iddia edemez.
Baştan beri aralarındaki konuşmalardan sadece birisi ekranlara gelmişti. İster istemez hafızalarda Hiddink ile Çetin'in görüntüleri belirdi. Vücut dilleri yüz ifadeleri ve mesafeli oturuş modelleri ile aralarında hiç iletişim olmadığı, aynı şeye bakıp farklı şeyler düşündüğü izlenimi veren o eski iç karartan görüntülerle yenisi arasındaki büyük fark insanı milli takımın geleceği konusunda umutlandırıyor.
İletişim, sempati ve gösterişi olan bir takibin fotoğrafı haftanın en iyi resmi ödülünü almayı hak ediyor.
3 Temmuz sürecinin başladığı ilk günden itibaren sosyal medya başta olmak üzere hemen hemen tüm konuşma tartışma mecralarında derbilerin patlamaya hazır bomba olduğu şüpheleri dile getiriliyordu. Galatasaray-Fenerbahçe maçı ikinci, Fenerbahçe-Trabzon maçı ise birinci öncelikli önlem ve dikkat maçıydı. Büyük olaylar olabilir hatta iptal ve ertelemeye gidecek sonuçlar doğabilirdi. Pazar akşamı itibarıyla tüm derbiler ve Trabzon maçları sona erdi. Sportif olarak toplam 7 puan toplayan Galatasaray ve taraftarı mutluluktan uçuyor. Trabzonspor ise yorgunluk, kadro kısıtlılığı, alternatif hücum planı eksikliği sorunuyla en kritik dönemde karşılaştığı için tüm maçları kaybetti. Haliyle Trabzon'da taraftardan başkana kadar herkes üzgün.
Ligde son birkaç senedir ciddi bir tırmanışa geçen Anadolu futbolu bu kez 4 büyükler karşısında bocalıyor. Galatasaray ile Fenerbahçe kopmak üzere, Avrupa fikstürü ile yürüyen Beşiktaş, uzakta kalsa da Trabzon takipteler ve kadrolar itibarıyla sezon sonu ilk dört bu takımlardan oluşacak. Dolayısıyla play-off'a avantajlı girmek için derbilerin sonuçları önem kazanıyor. Muhtemelen ikinci yarıda oynanacak büyük maçlar play-off'un kaderini belirleyeceği için rövanş derbileri nefesleri kesecek.
Yine de üç derbili sezonun ilk ayağının galibi Galatasaray ile mağlubu Trabzon arasındaki fark kapanmaya müsait görünüyor.
Bardağın dolu tarafından bakıldığında futbolun ana damarlarını oluşturan bu takımların aralarında oynadıkları maçlarda tribünlerin her futbol müsabakasında olan sataşmalar dışında sevimsiz bir tabloya imza atmadığını gördük.
Futbol, kritik bir sınavı geçerken oyunun sağ salim ilerlemesini yine işin emekçilerinin birbirlerine saygı duyarak attıkları adımlar sağladı. Dört büyük stat, tarihin en gergin ortamında gösterdiği sağduyuyla toplumun peşinden koştuğu bu oyunun öcü olmadığını ispat ettiler.
CARLOS'UN HAKKI CARLOS'A
Tayfur Havutçu'nun genel direktörlük görevi alması sanki toplumun ortak kararıydı. Tahliyenin ardından Havutçu ile ilgili sokaktaki adam Beşiktaşlı olsun olmasın hep aynı şeyi söyledi. Hem ona yazık hem Carvalhal'e ayıp olur.
Sokak her zaman sosyal medyanın marjinal duruşunun tersine sağduyulu ve barışçıl bakıyor. Beşiktaş Kulübü ortak aklın sonucu Carvalhal'i takımın başında tutup Tayfur Havutçu'yu futbolun başına getirdi. Doğru bir icraat ama bundan sonraki adımların risk içermediği söylenemez. Çünkü muhtemelen yakında, 'Tayfur müdahale etti', 'Carvalhal kontrolü kaybediyor', 'Yerliler rahatsız, gözler Tayfur'da gibi haberler sızabilir.
Bundan sonraki iletişimin son derece dikkatli ve sağlıklı idare edilmesi gerekiyor. Bu işten Manchester United modeli de çıkar, kaos da çıkar.
Hangisini tercih edersiniz?
JUVENTUS BİZİ TÜRKİYE'YE GÖTÜR?!
THY, dünyanın en başarılı, popüler, bilinen futbol takımlarına taşıma sponsor oldu. Basketbolun en iyi ligini aldı, tenisin altın raketini, NBA'in süper adamını tanıtım elçisi atadı. Spor en iyi tanıtım kanallarından birisi ve THY bunu iyi kullanıyor.
Ülkenin imajı bu atılımla zemin değiştiriyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı da Liverpool'dan sonra Juventus ile CSKA Moskova ile masaya oturmuş. Buna göre Anfield Road'dan sonra İtalya ve Rusya'da ilgili takımların maçları sırasında Türkiye'nin reklamı yapılacak ve çekilişlerle talihliler
Türkiye seyahati kazanacaklar.
Buraya kadar şahane.. Sporun bağlayıcı, ikna edici, barışçıl dilini kullanarak ilerlemek en iyi yol..
Yalnız işin bir tarafında yanlış bir şey yok mu?
Bugün Mersin İskenderun'dan Enez'e kadar tüm Akdeniz Ege şeridinde hep aynı tarz konaklama, eğlence, dinlence modeli uygulanıyor. Tıka basa yiyin, dışarı çıkmayın yüzün, yıkanın, masaj yaptırın, deri ürünleri alın ve gidin..
Farklılaşma, rekabet ve sosyalleştirme neredeyse sıfır..
Yani Alanya ile Belek arasında neredeyse hiç fark yok. Göcek öyle Marmaris böyle.
Futbol sosyal bir oyundur ve o yolla getirdiğiniz elçileri bu asosyal ortama atarsanız büyümeyi nasıl sağlarsınız?
Turizm için futbol silahını kullanın ama bu zengin coğrafyanın her yerini birbirine benzetip sıradanlaştırırsanız gelen, geri gittiğinde neyi kime anlatır ki?!
Juventus'la ilerlemek fena fikir değil de İtalyan'a Akdeniz'in öte tarafında farklı ne sunacağız? Açık büfe ada hayatı mı?
İki güzel resim
20 Aralık 2011 11:07