Şenol Güneş’in tribünde olduğu, Burak Yılmaz’ın da hocasının bir sıra arkasında oturduğu bu maçtan tek devrelik oyunla 3 puan almak müthiş bir beceri, özveri, fedakarlık ve elbette şanstır... Şimdi birileri çıkıp 2 yıl öncenin Şampiyonlar Ligi Şampiyonu’nun kötü bir dönem geçirdiğini, antranörünün son derece yetersiz olduğunu, kadrosunun da yaşlı oyuncularla dolu olduğunu söyleyebilir...
Hiç duymam o sözleri kaale bile almam. Hatta derim ki; bu takımı iki yıldır dikine oynatan, kanatlarını çalıştıran, hücumda top tutan ve savunmada duvar ören 5 oyuncusu yok. Ve elbette şunu da eklerim; Sapara’sı, Vittek’i, Celustka’sı, Cech’i ve dünün en iyisi Halil Altınop’u hiç bir arada oynamamışlar ona rağmen 40 yıldır birlikte oynuyormuşçasına performans ortaya koydular.
İlk yarı doğrusu zor geçti. Sadece Zokora-Colman ikilisinin uyumu ve biraz da Cech ile Giray’ın bireysel çabalarıyla ayakta kaldık. Elbette Inter’in akortsuz oyun yapısı da Trabzon’u rahatlatan bir başka nedendi. O ilk 45 dakikada Burak’ı çok aradık. Karadeniz ekibinin klasik yapısı olan sürekli hücum, kanattan hücum ilk 45 neredeyse hiç yoktu. 2.yarıda ise bambaşka bir takım vardı sahada. Oyunu yavaşlatan Alanzinho’nun çıkması, Serkan ve Celustka’nın mükemmele yakın uyumu ve elbette Zokora’nın inanılmaz tecrübesi Trabzon’u her dakika sahanın hakimi yapmaya yetti de arttı bile. Sapara’nın oyuna alınışı da Şenol Güneş’in çok isteyip de oyuncularının bir türlü sahaya yansıtamadıkları hücum presin hayata geçmesine yardımcı oldu.
Golün başlangıcı Halil Altıntop’un direkte patlayan olağanüstü şutu ve Celustka’nın sürpriz vuruşu asla İtalyanlar’ı şaşırtmadı. Çünkü Inter oyundan düştükçe Trabzon yukarılara çıktı. Ve o çıkış Karadeniz ekibine Devler Ligi’nin ilk 3 puanını getirdi...Hoş geldin Avrupalı.
KAHRAMAN TOLGA!
Herkes bir tarafa, Tolga Zengin bir tarafa. Tamam bu 3 puanı takım getirdi. Tamam bu büyük başarıda herkesin müthiş emeği var. Ama Tolga’yı birinci sırada ve ‘enlerin eni’ olarak değerlendirmezsek kaptana büyük haksızlık yapmış oluruz. 3 pozisyonda çıkarttığı birbirinden zor gol girişimini bir kenara bırakıyorum, Milito ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda kurtardığı gole şapka çıkartıyorum. Helal olsun sana Tolga.
Hoşgeldin Avrupalı
15 Eylül 2011 13:26