G.Saray, Olimpiyat Stadı'na İkitelli, Başakşehir istikametinden yavaş, yavaş ilerlerken havalıydı, umutluydu.
Hayatında ne maçlar yaşamış, ne heyecanlar, ne fırtınalar görmüş Fatih Terim, güler yüzlü ve babacan tavırlarıyla göze çarpıyordu ilk etapta...
Keyifliydi Fatih Terim...
Öğrencileri de öyle...
Eskiler, yenilerin kulağına fısıldadı; 'Haydi beyler, galibiyete kilitlenin.'
Melo, Muslera, Eboue, Ujfalusi, Selçuk kafa sallayıp, 'Okey' verdiler...
Biraz sonra da Terim, sırtlarını sıvazlayıp, 'Yürüyün aslanlar' diye sahaya uğurladı. G.Saray'da tempo yüksekti. Herkes de inanılmaz bir istek, bir an önce golle buluşmak için sürekli vites yükseltme hevesi vardı...
Ama;
Abdullah Avcı'nın ekibi; 'Haydi buyrun gelin, rahatınıza bakın' diyecek kadar işini asla hafife almıyordu...
Kronometre koşarcasına ilerlerken, Baros'un, Çağlar'ın, Selçuk'un, motivasyonu azalıyor, Kazım'ın gerilimi tırmanıyordu... Belediye olabildiğince sakin, kontrollü ve minik bir hata aramaya çalışıyordu ki, Muslera elinden kaçırdığı anda orada Efe İnanç vardı...
BAROS SİNİRLERİ ZIPLATTI
Yenilen golde yüzler düştü. İbre hızla dibe vurdu... Ve 2. yarı; Terim, Yekta değişikliğiyle umut aradı, Sercan'la, Engin'le 'beraberlik' sesleri yükseldi...
Ama;
O ses Olimpiyat Stadı'nın rüzgarıyla birlikte kaybolup gitti...
Dahası mı! Melo sindi, Eboue kayboldu, Milan Baros herkesin sinirlerini zıplattı, Sabri saç baş yoldurdu, Kazım saçmaladı, Selçuk vızıltı olarak kaldı...
Florya'da mutlu başlayan yolculuk Olimpiyat'ta hüzünle sona erdi...
Terim'e geçmiş olsun, Abdullah hocaya da kocaman tebrikler...
Hoş geldin hüzün!
12 Eylül 2011 13:47