Hollandalı teknik direktör Guus Hiddink henüz 44 yaşında, yurtdışındaki ilk deneyimini F.Bahçe’de yaşadı. Eğitimci, beden eğitimci ve yarışmacı bir teknik adam olarak Türkiye’ye gelmesinin kazanç olacağını, o günlerde Cumhuriyet’e yazdığımda yıl 1990’dı.
Ne var ki F.Bahçe’de barınamayan Hiddink takımdan ayrıldı ve ülkesine gittikten sonra Hollanda’da yayımlanan Volkskrant gazetesine Türkiye ve F.Bahçe’ye ilişkin bir röportaj verdi. “Hiddink’in etrafındaki Türk sabun operası” başlıklı röportajda gazeteci Jaap Visser’e içini döküyor Hollandalı hoca. Bu röportaj 27 Ekim 1990’da yayımlanıyor. 8 Kasım’da ise Cumhuriyet’in Hollanda muhabiri Haluk Bakır, olayı gazeteye aktarıyor. İşte Hiddink’in sözleri:
“Türkiye’de insanlar aşırı uçlarda yaşıyorlar. Bir bakıyorsunuz uçurumun dibinde, bir bakıyorsunuz göklerde. Bir yenilgiden sonra otobüs taş yağmuruna tutuldu. Guimareas’ı yendikten sonra uçaktan arabama el üstünde taşındım.”
“İlk antrenmanda karşıma yöneticilerin Türkiye’nin en iyileri diye tanıttığı 30 kadar futbolcu çıktı. Gruba birkaç top attıktan sonra korku sardı beni. İlk antrenmandan sonra 10 oyuncu takım dışı kaldı. Kalanlar arasında 7 yeni transfer vardı. Yöneticiler, basın ve taraftara, takıma nasıl futbolcu alındığını göstermek için ligin ilk maçlarında bunları oynatmamı söyledi. Şimdi ise hepsi ya yedek ya da tribünde oturuyor. Elimde bulunan futbolculara Florin’den fazla para ödemişler.”
Hiddink ‘fısıltı kültürü’ diye nitelendirdiği, yönetici, futbolcu ve gazetecilerin dedikodu geleneğine savaş açtığını belirterek açıklıyor: “Bu yönetici beyler birer birer bana gelip, ‘Hocam bak bana güvenebilirsin. Ama dikkat et. Şu adama sakın güvenme’ dediler. Bir an geldi, dayanamayıp bağırdım: Gidin başımdan, burada kendimden başkasına güvenmiyorum.” “Burada ne saçmalıklar uydurduklarını bir bilsen, inanamazsın. Bir antrenmanda oldukça hareketliyim, el kol hareketleri yapıyorum diyelim. Ertesi gün gazetelerde ‘Hiddink futbolculara vurdu’ diye yazıyorlar. Bir cuma günü öğle vakti, bir tıp kongresinde konuşma yapmam gerektiği için antrenmanın yönetimini yardımcıma bıraktım. Orada bir muhabir vardı. Ertesi gün yazısında ‘Hiddink futbolcularını cuma antrenmanında azarladı’ demiş.”
Çoğunluğu neredeyse dedikodu yazan Türk gazetelerinde F.Bahçe’ye her gün bir sayfa yer verildiğini söyleyen Hiddink, etrafta dolaşan muhabirler ordusu için de şunları söylüyor: “Bu konuklar her gün belli sayıda bir basın konferansı vermemi istiyorlar. Her gün verilecek haberimin olmadığını söyledim. Olsun hoca, dediler. Haberi biz kendimiz uydururuz. Yemin ederim, bana böyle söylediler. Şimdi haftada üç kez basın konferansları verip, birkaç genel bilgi aktarıyorum. İlginç olabilecek haber ve perde arkası bilgileri ise, ‘..........’ gibi birkaç ciddi gazetenin muhabirlerine saklıyorum.”
“Beni bir an bile rahat bırakmıyorlar. Bir gün bir yerde G.Saray’ın Hollandalı menajeri Van Ginkel ile sakin sakin oturmuş yemek yiyoruz. Birden çiçek saksıları kenara çekiliyor ve klik, klik, klik fotoğraflar çekiliyor. Ertesi gün manda gözü gibi başlıklarla G.Saray’a gideceğim yazılıyor.”
“F.Bahçe hakkında hiçbir şey sır kalmıyor. Futbolcuların ve yöneticilerin çoğunun gazeteciler ile kişisel bağı var. Bir toplantıda, ‘Bu konuştuklarımız aramızda kalsın’’ dedim. Ertesi gün bütün konuştuklarımız harfi harfine gazetelerde çıktı. Yönetim için de aynı şey geçerli.”
Eğer Hiddink, ulusal takımda görev yaparsa bu söyledikleri önüne konur mu?
Hiddink Doğru Adres mi?
04 Şubat 2010 11:20