Turu geçmek çok önemliydi Beşiktaş için. Carvalhal’in bunun farkında olduğu, mevcutlara göre oluşturduğu en iyi onbirden belliydi.
Ancak bu ‘iyi’ varsaydığım onbirin futbol yapısı, kendini mücadeleye verişi maçın taşıdığı öneme hiç uygun değildi. Quaresma, Simao, Necip, Mustafa, Aurelio, oyunun önemli kısmında Fernandes sanki sahada değillerdi! Motivasyonları sıfırdı.
Beşiktaş, ilk yarıda topu rakibi avlamak için çevirirken kendini avlatmaya yarayan klasikleşmiş yapısı ile oynamayı sürdürdü. Adı hazırlık pasları olan paslar rakibe topu kapması için yaratılmış bir fırsatlardı. Boluspor tek elemeli maçın bilincindeydi ve ‘Beşiktaş’a nasıl olsa kaybederim, bunun için korkunun ecele yararı olmaz yenmeyi de denemeliyim’ mantığı ile sahadaydı. Boluspor’un futbolun iki yanını da oynamaya çalışırken açılmasını değerlendirmeyi bile aklına getirmedi Beşiktaş! Hızlı hücumlar yapamadı. Topu ileri, çabuk, kestirme yoldan taşıyamadı. Sağlamcı Aurelio’nun top kayıpları yürek hoplatıcı oldu. İlk yarıda Bolu üç fırsat buldu. Kötü vuruşlarla kaçırdı golleri. Tüm kötü oyununa karşın Beşiktaş’ın da üç gol atmasını sağlayacak fırsatları oldu ilk yarıda. Hatta 29.dakikada bir de penaltısı verilmedi!
İkinci yarı başındaki canlanma bir umuttu Beşiktaşlılara. Takım maça sanki ikinci yarıdan başlamıştı. Önde basıyor, ikinci bölgenin egemenliğini elinde tutuyor, topu dikine oynamanın özenini gösteriyor, karşı ataklara izin vermiyordu. Peş peşe fırsatlar da yarattı bu temposu ile. O noktada şanssızdı. Direkleri aşamadı!
Fakat pil de erken bitti. 20 dakika kadar sonra, paniklemeden iddialı rakibine direnç gösteren Boluspor, savunma yapısını bozmadan kontrataklara çıkmaya başladı. Beşiktaş’ın giderek fiziksel olarak düşmesi etkisizliğini artırdı. İnanç olarak da zayıfladılar. Takımca (Hilbert’i ayıralım) pes edercesine durdular.
Bu yapıdaki bir takım turu geçse gelecek turda ne yapabilirdi ki? Beşiktaş’ın öyle bir kadro yapısı var ki paha biçemezsiniz. Beşiktaş’ın öyle bir futbol yapısı var ki beş kuruş vermezsiniz.
Bu takımda çok şeyi yenilemek gerekiyor.
Hiç şaşırmadım!
23 Mart 2012 12:18