Genç bir futbolcunun hayali gol atıp tribünleri ayağa kaldıracağı günlerle süslüdür. Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği en iyi sol beklerden biri olan İsmail Köybaşı da futbola defansın sol kanadında oynamak değil, forvetin bir elemanı olmaktı.
Futbola başladığı yıllardaki mevkisi; orta saha, santrafor arkası yada daha bilinen adıyla Hagi/Alex pozisyonuydu. Sol bek pozisyonu, kendisi gibi İskenderunlu olan iki futbolcu abisinin; Selçuk İnan ve Mehmet Çoğum’un ısrarlarının sonucuydu.
2008 yazında, Selçuk ve Mehmet Çoğum, genç İsmail’i karşılarına alıp, “bundan sonra sol bek oynayacaksın” dediler. İsmail şaşırdı, “oynayacaksın” diye ısrar ettiler. Hagi kadar sevdiği Roberto Carlos’u örnek gösterdiler, İsmail sol bekte oynamayı kabul edene kadar ısrarlarından vazgeçmediler.
Gaziantepspor PAF takımındaydı, kalkıp hocasına gitti, “Eğer uygun görüyorsanız bundan sonra sol bek oynamak istiyorum" dedi. Hocası şaşırmıştı ama kabul etti. O hafta A takımı ile maçları vardı, sol bekte harika işler çıkarttı. PAF liginin üçüncü haftasındaki Beşiktaş maçının 35. dakikasında oyuna girdi. Sol bekte harikalar yaratan İsmail’in performansı Nurullah Sağlam’ın gözünden kaçmıyordu. Ligin son iki haftasında A takıma alındı, 10 Mayıs 2008’de İstanbul BBspor maçında 90 dakika forma şansı yakalıyordu.
2008-2009 sezonunda Gaziantepspor formasıyla 21 lig, 3 de kupa maçına çıktı. Bu performans ona hem milli takım formasını hem de Beşiktaş’ta oynama fırsatını getirecekti. İskenderunlu İsmail artık karakartalın sol bekiydi.
Giderek yükselen bir performansla üç sezonu Beşiktaş forması altında geçirdi. 2011-2012 sezonunda hem kupada hem ligde hem de Avrupa’da müthiş bir istikrar sağlamıştı. Milli takımın Avusturya kampındaki hazırlık maçında, Bulgaristan’a karşı ilk 11’de sahaya çıkmıştı ancak ilk yarının son dakikalarında sakatlanarak oyundan çıktı. Çapraz bağları kopmuş, en az 6 ay sahalardan uzak kalacaktı.
Sabırla bekledi. Tedavisinin sonuna gelmiş, antrenmanlara başlamıştı ki yeniden sakatlandı. 6 ay dediler, dünyası karardı.
Bir futbolcunun yaşayabileceği en büyük acı, sakatlandığında vücudundan gelen değil, futboldan ayrı kalacak olduğu gerçeğinden gelir. Önce 6 ay, sonra bir 6 ay daha. İnsan sevgilisinden, futbolundan nasıl bu kadar ayrı kalabilir?
Tedavi süreci başladı ama önce İsmail’in moralinin düzelmesi gerekiyordu. Takım arkadaşları, Akhisar Belediye maçını, kendilerini televizyondan izleyen İsmail’e adamaya karar verdiler. Maç öncesi “geçmiş olsun İsmail” t-shirtleri giydiler, attıkları golleri İsmail’e hediye ettiler. O dakikaları hasta yatağından seyreden İsmail Köybaşı, gözyaşlarına hakim olamıyordu.
Şimdi sıra İsmail’de. Sahalara dönmek için 6 ay. Bir yandan gün sayacak, diğer yandan doktorların her dediğine harfiyen uyacak. İnönü, tribünleri, çimleri ve takım arkadaşları ile birlikte İsmail’i bekliyor olacak. Çünkü ne de olsa, hiçbir acı sonsuza dek sürmez.
Hiçbir acı sonsuza dek sürmez!
28 Kasım 2012 23:58