Bu sezonki en iyi Beşiktaş’ı izledim dün gece.
Mücadele eden, koşan, yardımlaşan, maçı bırakmayan, inanan ve rakibinden asla korkmayan cesur yürek bir Kartal vardı İngiltere’de. Bu tür maçlarda böylesi zorlu bir deplasmana giden takım, önce defans, sonra hücum anlayışını kafasına sokar. Ama siyah-beyazlılar bizleri olduğu gibi Stoke’luları da şaşırttı.
Sanki kendi evinde oynuyormuşcasına 3-4 oyuncuyla rakip yarı sahaya yüklendi ve gol aradı. Yürekliliğinin karşılığını da 13’te gördü. Quaresma’nın harika pasını Hilbert sağ ayağının dışıyla köşeye bıraktı. Hem Q7’nin pası hem de Hilbert’in golü muhteşemdi. Beraberlik golü çok erken geldi. 2 dakika dayanamadık. Duran toptan gol yedik. Bu golde kaleci Rüştü’nün hatası da vardı.
Rüştü ya o topa çıkmayacaktı, çıkıyorsa da yumrukla uzaklaştıracaktı. 37’de Q7 yine mükemmel ara pasını bu kez İsmail’in önüne bıraktı. İsmail bu pası iyi kullansa belki ikiyi bulacaktık. Kısacası 45’te onlardan fazlamız vardı, azımız yoktu. İkinci yarıya da Beşiktaş aynı hırs ve istekle başladı. Yine 3-4 oyuncuyla rakip kaleye yüklenip gol arıyorduk.
Ama eksik oynadığımız için bu beklenen golü bir türlü bulamadık. Beşiktaş’a cesur yürekli futbol oynatan Carvalhal’i tebrik eder alkışlarken, Beşiktaş’ın en zayıf halkası Edu’yu da 90 dakika oyunda tutmasını şiddetle eleştiriyorum. Q7 hem çok güzel hareketler yaptı hem de güzel ortalar. Ama Beşiktaş’ın bu güzel ortaları değerlendirecek santrforu yoktu.
Aurelio, Fernandes ve Necip hem defansa yardım ettiler hem de ataklara katıldılar. Fernandes takım atağa kalkmışken çok kritik yerlerde inanılmaz toplar kaybediyor. Bu alışkanlığından bir an önce sıyrılmalı. Kaptırdığı toplar Beşiktaş kalesinde büyük tehlike yaşatıyor. Özetle yenilmesine rağmen Beşiktaş bana bir futbolsever olarak çok büyük keyif verdi. Ayağınıza ve yüreğinize sağlık çocuklar.
Hiç ama hiç haketmedik
30 Eylül 2011 12:17