Gol atanın galip geleceği bir maçtı. Her iki takımında direklerden dönen topu vardı.
İlk yarı itibarıyla Fenerbahçe topla fazla oynayan, Caner ile sol kanatta hücum ağırlıklı görüntü verirken, Gökhan Gönül de aynı şekilde sağ kanat aktivitesini gösteren kişiydi.
Mehmet Topuz’un yerine görev yapan Özer, yetenekleri olmasına rağmen inanılmaz bir şekilde kendini zora sokan topla gereksiz oynayan ve pas hataları yapan kişi olarak hiç varlık göstermedi. Futboluna hayran olduğum Alex, bu maçta kısır döngüler içindeydi. Emre Belözoğlu, çenesi yerine ayaklarını konuşturarak maçın 70 dakikalık bölümünde iyi şeyler yaptı. Direkten dönen Fenerbahçe’nin gol şutu da Emre’nin ayaklarından gelmişti. Bilica ise, savunma anlayışı riskten uzak oynayarak takımın en iyi oyuncularından olarak göze çarptı. Böylesine Bilica’ya her zaman bu takımda yer verilmesinden yanayım.
Azofeifa ikinci yarının son bölümündeki mükemmel gol şutu, ilk önce kaleci Volkan’ın parmaklarının ucuna dokunup sonra direkten dönmesi; ardından Oktay’ın sert şutluk gol vuruşunu bir kez daha kaleci Volkan’ın akıllı hamlesi Fenerbahçe’yi kabustan kurtaran oldu.
Her iki takımda birbirlerini kontrol ederek, dengeli futbol sergilemeye çalışırken pozisyon açısından beklenen düzeyde olduğunu söyleyemem.
Hani bazı maçlar vardır, sezonun hazırlık dönemlerinde bu da öyle bir maçtı. Gayeden ve hedeften çok uzak bir karşılaşmaydı.
Fenerbahçe, takım olarak, kulüp olarak ve taraftar olarak bazı sıkıntılardan arınması gerektiğini düşünüyorum. Mazaretlere değil saha içinde iyi futbol sergileyen goller atan şu anki konumu itibariyle ligimize yakışan futbolu sergilemek olması gerektiğini belirtmek isterim. Son oynadığı kazandığı maçlarda da iyi futbol yoktu.
İkinci yarının sonlarında Stoch’un oyuna girmesi ve maçın bitimine yaklaşan dakikalarda kaleci kaleciyle karşıya kaçırdığı bir gol var ki bu adam futbola havlu atmış diyebilirim. “Yabancı yıldızlar” diye gördüğümüz bazı Fenerbahçeli futbolcular, olsalar da olur, olmazlarsa da olur...
Hazırlık havasında maç
26 Kasım 2011 12:42
