TRABZON’UN Anka Kuşu yine işbaşındaydı. Burak birbirinden çok farklı iki devre oynayan Trabzon’un en önemli ismiydi... Burak, tempodan yoksun ve çoğunlukla kopuk oynanan ilk yarının da ‘onlarca gol kaçtı desek yeridir’ şeklinde abartılı bir yorum yapabileceğimiz 2. yarının da assolistiydi.
PENALTI yaptırdı, goller attı, atmadığı gollerin asistlerini üretti, çokça kaçırdı ve en önemlisi bu takımın lideriyim diye bas bas bağırdı. Bu sezon, en kritik anların oyuncusu olan Burak artık takım gibi bir oyuncu haline geldi. Bire bir savunmayla durdurmaya kalksanız da engelleyemiyorsunuz, dar ya da geniş alanda kontrol etmek isteseniz de durduramıyorsunuz. Burak artık durdurulamayacak bir noktaya geldi çünkü ligin ilk yarısında az şey beklenen, golünü kendi çabasıyla taştan çıkaran bir forvetti, oysa şimdi Olcan Adın gibi bir orkestra şefiyle çalışıyor. Allah Burak’ı nazardan saklasın diyerek Olcan’a gelmek lazım...
DAHA ilk maçta sanki bu takımın 40 yıllık değişmez oyuncusu gibiydi. Dün de öyleydi. Önce takımı düşünen yapısı, müthiş dikine oynama becerisi ve rakip ceza alanındaki bitiriciliği Burak’ı bir kademe yukarı taşırken Trabzon’un da o hücumdaki çoğalma sorununu ortadan kaldırmış gibi görünüyor. Temposu yüksek, oyun zekası yüksek, adaptasyonu yüksek, takım oyuncusu olma becerisi yüksek ve profesyonel. Bundan sonrası milli takımın değişmezi olur, biter.
JOKER CELUSTKA
ELBETTE Samsun’un ‘tecrübelilerden’ oluşan yorgun ve moralsiz kadro yapısı Trabzon’un yüksek tempo ve bol gol pozisyonlu görüntüsünü oluşturan en temel nedenlerden birisiydi. Ancak Halil-Henrique değişikliği Trabzon’un 2. yarıdaki yüksek hücum gücünü ortaya çıkaran temel unsurdu. Güneş, 90 dakika yüksek tempolu oynayacağının işaretini Celustka’yı stopere, Serkan’ı 11’e koyup zaten göstermişti. Buna Alanzinho’nun inişli-çıkışlı da olsa Olcan’a verdiği desteği eklersek Trabzon’un maçı soyunma odasında kazandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
GÜNEŞ’İN?jokeri Celustka’yı unutmayalım. Takım zorda kalsa kaleye bile geçecek neredeyse. Dün Giray’ın yanında stoper oynarken hiç sırıtmadı ve şaşırtıcı bir şekilde takım hücuma çıktığında göbekte bir libero gibi yer aldı. Ona da kocaman bir alkışı gönderelim.
VE son sözümüz de Yunus Yıldırım’a. Müthiş maç yönetti, helâl olsun ona.