Hafta içinde Dr. Lale Orta’nın çok başarılı bir çalışmasını inceledim.
“Futbolda darağacının ışıltılı gölgesi” başlıklı yazıda Dr. Lale Orta gelişmiş ülkelerdeki futbol federasyonu başkanlığı yapanların görev süreleri ile bizimkileri kıyaslamış. Orta’nın araştırmasına göre FIFA’da başkanların ortalama süresi 13 yıl 6 ay, Almanya Futbol Federasyonu’nda 10 yıl 2 ay, UEFA’da 9 yıl 8 ay, İngiltere’de 8 yıl 9 ay, İspanya’da 4 yıl 6 ay, İtalya’da 3 yıl 7 ay, ülkemizde ise ne yazık ki 2 yıl 3 ay.
Aslında yurtdışındaki gerek milli takım gerek ise kulüpler bazında alınan başarılar da başkanların görev süreleriyle gerçekten çok bağlantılı. Türkiye Futbol Federasyonu’nda kesintisiz olarak en uzun görev yapan başkan Şenes Erzik (8 yıl 4 ay). Bu dönemde genç takımımız 1991 Akdeniz Oyunları’nda finalist olmuştu. Keza 19 Yaşaltı Takımımız 1990-1992 sezonunda Avrupa Şampiyonu, 1992-1993 sezonunda Avrupa ikincisi olurken, 17 Yaşaltı Takımımız da 1993-1994 sezonunda Avrupa Şampiyonu olmuştu. A Milli Takımımız bir ilki başarıp 1996’da İngiltere’deki Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkı elde etmişti.
Yine toplam 9 yıl görev yapan Haluk Ulusoy döneminde tarihimizin en büyük başarısı olan Dünya üçüncülüğünü kazanıp, Galatasaray ile de UEFA Şampiyonluğu ve Süper Kupa’yı yakalamışız. Tabi burada futbolun içindeki unsurlar olarak federasyon başkanından beklentilerimiz ne, onu da yeniden tartışmakta fayda var. Federasyon başkanı kendisine temel hedef olarak Türk futbolunun başarısını mı seçmeli, kulüpleri günlük kesmekeş içinde idare etmeyi mi?
Lale Orta’nın araştırması detaylı incelendiğinde başarıların başkanların olgunluk dönemlerinde geldiğini hemen anlayabilirsiniz. Futbolun marka ismi Almanya 1954’de Dünya Kupası’nı kazandığında başkan altı, 1972’de Avrupa Şampiyonu olduğunda başkan onbir, 1974’de Dünya Kupası’nı kaldırdığında başkan 13 yıldır, 1980’de Avrupa Şampiyonu olduğunda altı, 1990’da Dünya Kupası’nı kazandığında başkan 16 yıldır görevinin başındaydı. Akdeniz insanı olmamızın verdiği sıcakkanlılıkla tahammülümüzün fazla olmayışı kulüpleri de aynı şekilde etkilemiyor mu? Biz peş peşe kazandırdığı şampiyonluklara rağmen Lucescu’ya iki ayrı kulüpte 2 seneden fazla tahammül edemezken, o Lucescu 5 yılda sıfırdan aldığı Shakhtar’ı UEFA şampiyonluğuna taşıdı. Netice olarak futbol siyasi iradenin hiçbir şekilde müdahil olmak istemediği bu süreçte kendi başkanını seçecek. Her kim seçilir ise seçilsin, ortadaki tahammülsüzlüğü törpülemek gerekir. Burada herkesin ortak paydası Türk futbolunun içindeki tüm unsurlarıyla ileri gitmesidir. Bu açıdan günlük kısa vadeli çözümsüzlükleri uzun vadeli çözümlere dönüştürmek seçilen başkanın dileriz temel prensibi olur.
Olimpiyat bu kez olmalı
İstanbul; 2020 Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunları’na evsahipliği için başvurusunu geçen hafta yaptı. Türkiye peş peşe girdiği büyük organizasyonlarla bu işlerin altından kalkabileceği mesajını uzun süredir veriyor zaten. Burada kararı verecek olan Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin üyelerini etkilemek kadar uluslararası basını da doğru ve zamanında bilgilendirmek gerekiyor. Doğrusu, başvuru sürecinde bizim tanıtım işleri biraz zayıf kaldı. Bizim komite, Türk basınına bu bilgileri iletmekte bile tam not almadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bunca desteğine, konunun detaylarını bilmese de zaman içinde kendini geliştiren Spor Bakanı Suat Kılıç’ın tüm iyiniyetli girişimlerine rağmen bu işi bu sefer de kıvıramazsak her zaman arkasına sığındığımız “Bizi sevmedikleri gerekçesiyle organizasyonu vermediler” bahanesiyle de kurtaramayız. Şampiyonlar Ligi finalini, UEFA Kupası finalini, Dünya Basketbol Şampiyonası finalini, voleybolda final-four finalini, Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nı uluslararası kuruluşlar nasıl bize, doğru adımları attığımız için verdiyse olimpiyat işinde de doğru işleri doğru insanlarla yaparsak vermemeleri için hiçbir neden yok.
Ünal Aysal
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, SKYTURK360’da Murat Sabuncu’nun “Ekonomi manşeti” programının konuğuydu . Ünal Aysal’ın söyledikleri tüm gazetelerde manşet olduğu için tekrarlamayacağım. Ancak programın çekimini stüdyoda izleyen çekim öncesi de yaklaşık yarım saat sohbetini dinleme fırsatı bulan biri olarak gözlemim o ki Aysal bu koltuğa boşuna oturmamış. Aysal, kıvrak zekasıyla hangi soruya nasıl bir cevap vereceğini süratli bir şekilde düşünüp kafası yatmasa da ortalığı germeyip, toparlayacak mesajı verebiliyor.
Başkanlık seçimi İddia’da (!)
Futbol Federasyonu Başkanlığı için 21 aday başvurdu, dün Kürşat Tüzmen çekildi. Seçim sistemi gereği kalan adayların 301 delegenin en az 61’inin imza desteği gerektiğinden kalan 16’si seçim günü elenecek, yarışa en fazla 4 kişi girecek. Hani diyorum İddia bu konuyla ilgili oranlar açıklayıp değişik bir konuda bahis açsa ne olur? Zaten yasadışı bahisle mücadele bir türlü amacına ulaşmadığından pek çok iddiacı yurtdışı sitelere yönelirken hiç değilse dışarda oynanmayan bir konuda bahis açılmış olur...
Futbolda darağacının ışıltılı gölgesi
22 Şubat 2012 12:32