Soyunma odasındaki hesap, bazen sahaya uymuyor... Tıpkı evdeki hesabın çarşıya uymadığı gibi...
Fatih Hoca'nın nereden aklına gelirdi, Muslera'nın daha 13. dakikada kırmızı kart görüp oyun dışı kalacağı...
O dakikadan sonra hesap-kitap mı kalır...
Üstelik daha 13. dakika...
Kırmızı kart demişken, Muslera bariz gol şansından görmüş olsa, Shelton'un ensesinde koşan Gökhan Zan var, hemen kademesinde Ujfalusi ...
Yani bariz gol şansı zor...
Tehlikeli hareket derseniz, akla daha yakın...
Ama kırmızıyı gerektirecek kadar sert mi, yaralayıcı mı...
Bana göre 'sarı' sanki daha doğru karardı...
Oysa şunu çok iyi biliyorum ki şimdi 'kırmızı olur mu' diye itiraz eden ve hakeme kızan bir grup var... Eğer sarı olsaydı bu defa bir başka kesim 'sarı olur mu' diye yüklenecekti...
Hakemliğin kaderi bu olsa gerek...
Ancak bu kırmızı kart için Bünyamin Gezer'e kızanlar, biraz da Muslera'ya kızsınlar...
Kardeşim niye çıkarsın...
Gökhan Zan adamın ensesinde, Ujfalusi markajında...
Senin ne işin var oralarda?
Hadi çıktın, müdahale etsene topa...
Edemiyorsan niye çıkıyorsun, topa hamle yerine adama niye dalıyorsun...
Bu Muslera'yı daha anlamadım...
İyi mi, kötü mü anlamadım...
Hadi bu kırmızı kartla Galatasaray'ın hesapları alt-üst oldu diyelim... Peki Karabük'e ne oldu? Sanki Galatasaray ceza alanına girmemek için yemin etmişlerdi...
Orta sahada döndüler dolaştılar...
Sanki Karabük'te maçta değil, Konya'da Semazen gösterisinde gibiydiler....
Dön babam dön...
Netice... Hatice...
Zaten maçın gollerine bakın...
Uzaktan bir şut... Bir de penaltı...
FUTBOLUN ADALETİ
Erdem'in golünde kaleci Ufuk topa niye hamle yapmadı, onu da anlamadım...
Çıkartırsın, çıkartamazsın, ama bir hamle...Yapmadı Ufuk...
Geçen maçın yıldızı Melo, oyun başlar başlamaz Birol'un sert, yakın ve faullü oyunuyla önce sindi, sonra sinirlendi...
Birol bu faul furyasını uyarı almadan, kart görmeden nasıl atlattı, inanamadım...
Cernat maçın merkezi gibiydi... Her top onun ayağıyla buluştu... Yürüye yürüye oynadı, hatta bazen dura dura...
Shelton derseniz, Emenike'nin yarısı bile değil...
Elmander'e dönersek, tek başına kanatsız kuş gibi çırpındı...
Beni hayrete düşüren, Galatasaray'ın 90. dakikada kazandığı faul atışı oldu...
Artık uzatma dakikaları... Saniyeler bile sayılı...
Baktım, faulü kullanmak için topu almaya koşan bile yok...
Benim bildiğim, Fatih Terim'in takımı kötü oynayabilir, kaybedebilir ama duygudan ve hırstan bu kadar uzak olamaz...
Haberleri olsun, zaten Fatih Hoca buna izin vermez...
Sonuç...
Kimse hikaye anlatmasın...
Bu maçın kazananı olsa, futbolun adaletine ihanet olurdu...