Yani 14 gündür futboldaki pisliklerle beraber yatıyor beraber kalkıyoruz. Yatıyoruz gözaltında, kalkıyoruz tutuklanmış. Her topun altından bir pislik çıkıyor.. Topu değiştiriyoruz, yerine koyduğumuz top da pisliğe bulanmış. ‘Mahkemeler sonuçlanana kadar kimse suçlu değildir’ dememiz bile mide bulantımızı geçirmiyor.
İsmi cismi, şanı şöhreti, büyüklüğü küçüklüğü kim olursa olsun, suçlular cezalarını bulsun da her topun altından bu pislikler çıkmasın. Yeter artık! Beşiktaş’ta Serdar Adalı ve Tayfur Havutçu tutuklandı.. Buna da bir türlü inanamıyorum. Suçlu mu, suçsuz mu? Adalet karar verecek.
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ve yönetimi bu isimler aklanıncaya kadar gerçekten alkışlanacak her türlü övgüye layık bir büyüklük yaptı ve kazandıkları Ziraat Türkiye Kupası’nı, kulpundan tuttuğu gibi Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’a götürdü, “Bu kupayı Beşiktaş müzesinde barındırmayacağız” dedi.
Diyorlar ya ‘Beşiktaş duruşu’ diye, işte dedikleri bu duruştur. Beşiktaş kendisine yakışanı yapmıştır. Şimdi 2. bölüm başlıyor. Beşiktaş teknik direktör arayışına girecek mi? Eğer Tayfur Havutçu’nun tutukluk hâli uzun sürerse Beşiktaş doğal olarak teknik direktör arayışına başlayacaktır. İlk akla gelen isim de 2008-2009’da iki kupayı kazandıran Mustafa Denizli’dir.
Ama tanıdığım Denizli, her şey aydınlığa kavuşmadan öldürseler ‘Varım’ demez. Ama her şey belli olduktan sonra Beşikltaş, Denizli’ye “Hocam gel sana ihtiyacımız var” derse tecrübeli hoca da iki eli kanda olsa bu görevden kaçmaz, kaçamaz. Özetliyorum:
1- Beşiktaş iade-i kupa hareketiyle etiğin kralını yapmıştır.
2- Eğer Tayfur Havutçu’nun tutukluk hâli uzarsa (inşallah uzamaz) Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Mustafa Denizli olur.