Şimdi sormanın zamanı:
1. Beşiktaş, ihraç malını cicili bicili ambalajlarla paketleyip iç piyasaya dökme ürün süren eski bir taşra tüccarı mıdır?
Hayır, öyle değilse, UEFA Avrupa Ligi’nde güzelleşip gönül okşayan o futbol, Süper Lig’e dönüşte nasıl çirkinleşip can sıkıcı bir zulüme dönüşür?
2.Beşiktaş futbol takımı Quaresma’nın rüzgârıyla yol almaya çalışan, o yoksa su alan bir tekne midir?
Hayır, öyle değilse, bu amaçsızlık, dağınıklık, başıbozukluk neyle izah edilir?
Gaziantep’teki maç, her iki takımın isteksiz, etkisiz, plansız oyunuyla Süper Lig’e yakışmayacak yanlışlar komedyasıydı.
Güya teknik adam (kan) değişikliği ile hasret kaldığı galibiyete oynayacaktı Gaziantep. Evet, öyle göründü, ama Wagner’le, İsmail Sosa ve Cenk ile bireyselliğin ötesine geçemedi. O bireysel gayretler de sağ olsun Rüştü’nün tecrübesinde eridi.
ÖZEL İZNE DEĞER MİYDİ?
Temposuz, yavaş oyunda göze batanlar da vardı elbet... Fernandes gibi. Orta alanda bu kadar çok topla buluşup ayağında tutan, isabetli paslarla kişisel kalitesini kanıtlayan Portekizli, gözle görülür, pozisyona dönüşen bir yaratıcı hüner gösteremedi yine de.
Bir de Holosko var.
Beşiktaş yönetimi, Slovakyalı için federasyonundan özel izin aldı. Yerinde bir başvuru. Slovak federasyonu da uygarca anlayış göstermiş, lig maçından sonra milli takımına katılmasını uygun görmüş...
Haydi, yine soralım:
3. Tek şut atmayan, Mustafa Pektemek’le ya da öteki takım arkadaşlarıyla bir organize atağı paylaşmayan dünkü Holosko için özel izin rica etmeye değer miydi?
Halis Özkahya, Necip ve İsmail’e kırmızı kart gösterdi. Beşiktaş dokuz kişi kaldı. Bizce iki kırmızı da doğru! (Zaten dünkü Simao ile on kişi (!) başlamışlardı)
Bir takım, rakibine bu kadar net pozisyonlar bırakır, savunma ilkesine bu kadar boş verirse, Üsküdar’da değil ama, Gaziantep’te sabah olur ve çifte kırmızı kartla ancak uyanır.
Dünkü maçın tek kahramanı var,
Rüştü...
Yaşını, reflekslerini, yediği gollerdeki hatalarını dillerine dolayanlar, deneyimine, sükunetine, bilgisine ve ustalığına saygı göstermeyi unutuyorlar.
Sanırım, artık unutmazlar.
Ellerine sağlık koca usta!
Eline sağlık koca usta!
04 Ekim 2011 11:00