Eğri oturup doğru konuşalım; bugün Fenerbahçe, Galatasaray’dan 9 değil de 19 puan geride olsa kimse hayret etmezdi!
Hatta “Nedir bu rezalet ?” diyen bile çıkmazdı kolay kolay.
Olay, hazin ve apaçık meydanda...
Lige 5-0 mağlup başlayan bir Fenerbahçe var. Sezon başında beş Fenerbahçeli içerde, beş bin sayfa tape ve suçlama piyasada. Taraftar Metris-Çağlayan arası gidip geliyor. Teknik direktör, futbolu bıraktı, hukuk çalışıyor. Futbolculardan ağlayanlar, sakal bırakanlar, travma yaşayanlar.
Bu takım hâlâ mücadele ediyorsa, tuhaflık burada.
* * *
Evet, tuhaf!
Sonuçta, en yaşlısı “yolun yarısına” gelmemiş “genç irisi” çocuklar oynuyor bu oyunu.
Lütfen herkes 20’li yaşlarını hatırlasın. Henüz 20’ye gelmeyenler de gündelik hayatlarında “kızgınlık ve çöküntüye” sebep olan dış etkilerin listesini yapsın.
Hiçbiri, milyonlarca çift göz size bakarken “şike” ile suçlanan bir takımın parçası olmak kadar zor olmasa gerek.
“Peder bey” hapiste, “gelecek” belirsiz. Kim bilir, belki de telefonunuz dinlenmiştir; her an siz de içeri girebilirsiniz!..
“Paradan bahsettim mi ben”?
“Sevgilimle konuştuklarımı kaydettiler mi acaba”?..
Etkilenmezler mi?
Yeryüzünde onların yaşında bir sürü genç, çok daha dandik olaylardan bunalıma girip içkiye/uyuşturucuya başlıyor malumunuz.
Gençlik böyle bir şey!
* * *
Bakın size bir iddia:
Fenerbahçe sahasından şahlanıp her deplasmanda perişan oluyorsa, sebep ne rakipte ne hocada!.. Kafada, duygularda...
Öylesine bozulmuş olmalı ki kimyaları, ancak yanıbaşında elli bin Fenerbahçeli görünce kendilerini güvende hissedebiliyorlar.
Deplasmanda yalnızlık hissi... Semptomlar ortaya çıkıyor; herkes içine kapanıyor. Ayaklar ve kafalar duruyor.
Ya da 20’li yaşların fırtınasından hâlâ ürperen bendenize öyle geliyor.
Galatasaray başardı
Aysal’ın hakkı Aysal’a!.. Galatasaray Yönetimi’nin, Fenerbahçe ile ilişkilerini kıyasıya eleştirsem de saha/futbol/lig açısından Başkan Ünal Aysal’ın şahsında herkesi tek tek kutlamak gerek.
Başardı Galatasaray...
Sakın İkinci Dünya Savaşı ertesinde Türk Güreşi’ndeki büyük patlamayı “Avrupa’lı erkekler savaşta ölmüştü” analizi ile izah etmeye çalışan pesimistler gibi tuzağa düşmeyin.
Operasyon olmasaydı da Galatasaray zirvede yer alırdı.
* * *
Çünkü, işi “ehline” teslim ettiler.
Sonra... Yönetim “çok sesli” olsa da sayın Aysal “kemanlardan başlayarak” tüm orkestrayı akort etti.
“Dezavantaj” denilen çok sesliliği “avantaja” çevirdiler ki, başta kimse hayal bile edemezdi. Hatırlayın yönetime biçilen yaşam süresini!..
“Para sıkıntısı” lafını bitirdiler ardından.
En zehirli dedikodu tarih oldu.
Fatih Terim’in bundan önceki Galatasaray devrinde uğraşmak zorunda kaldığı bir sürü problem ortadan kalktı otomatikman.
Ve Terim’e Galatasaray geçmişinde pek rastlamadığı şekilde tüm enerjisini sahaya harcama fırsatı yaratıldı.
* * *
Yanlış anlaşılmasın.
Fatih Hoca, kendi omuzlarına bırakılsa da o sorunların altından kalkardı. Yaşanmış örneği var!..
Lakin, o zaman “Terim lehine/ Yönetim aleyhine” yetki dengesizliği ortaya çıkar - Fatih Terim bunu zevkle kabul etse de- ayar bozulur, malum garabetler başlardı.
Tahminlerden daha erken olurdu Galatasaray Yönetimi’nin miladı.
Fırsat vermediler.
Bu sezon Fatih Terim’in belki de en çok futbola odaklanabildiği sezon oldu ve sonuç ortada.
Yönetim başarılıdır; her ne kadar Fenerbahçe ile ilişkisinde ateşle oynuyor olsa da.
Deplasmandaki Fenerbahçe
29 Şubat 2012 11:16