Türk futbol tarihine damga vurmuş sözler ve açıklamalar vardır.
Kimi güldüren, kimi düşündüren kimi duygulandıran; ama en önemlisi asla unutulmayacak sözlerdir bunlar...
Futbolu bize sevdiren o kramponların; ayak içlerinden çıkıp ağları delerek not düşülmüş, özel cümlelerdir futbol dünyamıza yansıyanlar...
1940'lı yıllardır....Otoriter yapısı ve takım üzerindeki ağırlığı ile bilinen Beşiktaş efsanesi Baba Hakkı, satır satır efsanesini yazmaktadır tarih kitabına... Beşiktaş - Harp Okulu ile Ankara’da oynamaktadır...Siyah Beyazlılar, maçın ilk yarısı 3-0 yenik kapatırlar. Devre arasında soyunma odasına en son O girer. Baba Hakkı'nın “Dönüş biletlerinizi yırtarım, yürüyerek İstanbul’a dönersiniz!” kükremesi, soyunma odasından duyulan tek konuşma olmuştur. Maçın ikinci yarısında Beşiktaş’ın 6 gol atar ve karşılaşmayı 6-3 kazanır.Baba Hakkı’nın soyunma odası konuşması ansiklopedilerde yerini hemen almıştır…Elbette, 1948 yılında, Baba Hakkı 38 Yaşındayken, bir maçta taraftar tarafından ıslıklanmasından sonra seslendirdiği “Bu formayı bana taraftar giydirdi. Şimdi onlar isteyince de çıkarırım” açıklaması da, iç burksa da; asla unutulmayacak futbolcu sözleri arasında yerini almıştır..
Başlı başına bir özdeyişin "Ver Lefter'e yaz deftere" yaratıcısı olan, Fenerbahçe tarihinin en büyük efsanesi Lefter Küçükandonyadis'in Beşiktaş'tan gelen teklifi "Çok gençtim. her kulüp peşimdeydi. ciddi ciddi beşiktaş'a gidiyordum. korktum. heybetinden çekindim. Baba Hakkı'nın olduğu yerde belki elim ayağım birbirine dolanır dedim ve Beşiktaşlı olmaktan vazgeçtim" açıklaması da, unutulmaz sözler içinde yerini almıştır. Lefter'in duygusal ve Fenerbahçesi için her şeyini veren yapısı, şu unutulmaz sözleri ile tarihe kazınmıştır: "Ben, Fenerbahçe formasını sırtımda değil, başımda taşıdım. Ben, Fenerbahçe formasını her zaman "Tanrı uzun ömürler versin" aşkı ve anlayışı içinde giydim."... Ordinaryüs'ün "Futbolda gözyaşı dökmesini bilmeyen insan sevinmesini asla öğrenemez." cümlesi ise, sonsuza kadar kulaklara küpe edilmesi gereken bir açıklama olarak yerini korumaktadır...
1957 yılında Fenerbahçe ikinci başkanı Müslüm Bağcılar Galatasaray'ın Türk futbolunu yerinden oynatan efsanesi Metin Oktay'la bir gazinoda buluşur. Bağcılar, üzeri boş bir çek uzatır Kral'a, "Rakamı sen yaz Metin" der …"Yeter ki Fenerbahçe forması giy".. .Metin Oktay, İzmirspor'dan; "Ya ben ya Galatasaray" diyen zengin kızı sevgilisine "Galatasaray daha vefalı" deyip gelmiştir zaten.. Saygılıdır ama geri ittir çeki...Dudaklarından halen daha Sarı Kırmızı Pankartlarda yer alan şu kelimeler dökülür: "Bizi sevenleri üzmeyelim baba, bizi sevenlere ihanet etmeyelim."
Yine Metin Oktay'ın: "Bence Galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım." cümlesi başka büyük teklifleri neden kabul etmediğinin en önemli aydınlatıcısıdır...
Futbol tarihimize unutulmayacak söz öbekleri bırakan bir başka isimse Beşiktaş'ın efsane Başkanı Süleyman Seba'dır.... Futbol litaratürüne "Şerefli İkincilikler" tamlamasını hediye eden Seba'nın "Herkesi bir defa, birini her zaman aldatabilirsiniz... Ama herkesi her zaman aldatamazsınız'' cümlesi ise, başlı başına bir atasözüdür aslında...
Futbolumuzun öğretmeni Şenol Güneş'in hemen hemen her sözü ise, bir kitap doluluğundadır... "Nereden geldiğini bilmezsen bulunduğun yerden hep şikayetçi olursun" - "Benim için hayatın her döneminde merdivenler vardır. Bunun sonunda da bir zirve vardır. Her basamak önemlidir ama basamağın ilkine basmadan o zirveye çıkamazsınız" ve "Eskiden futbolu fakirler oynar, zenginler izlerdi şimdi ise zenginler oynuyor fakirler izliyor" sözleri Şenol Hoca’nın efsanelerindendir...Dünya kupası sırasında muhabirin Vuvuzelayı gösterip:"Hocam hiç bişey yok içinde demesine: "Olmaz mı? bağımsızlık var özgürlük var, onun için çalıyorlar" şeklide yorum yapması da Güneş'in unutulmazlarındandır...
Günümüze doğru yaklaştıkça gülümseten sözlerin artış gösterdiği gözlenmiştir.. Bir dönem milli takımımızın çektiği her kura için "Cadı kazanı" ve "Ateşten gömlek" tanımlamaları kaçınılmazdı mesela....Yine O yıllardaki meşhur 8-0'lık İngiltere maçından sonra Rıdvan Dilmen'in yaptığı: "O maçta top ayağıma 9 kere değmişti, zaten 9 kere santra yapmıştık." cümlesi akıllarda yerini almıştır......
Gülümseten açıklamalar deyince ayrı bir paragraf açmamız gereken isimlerden biri Yılmaz Vural’dır... Vural’ın: "Alex fergusonla 20 yıl önce mesleğe başlamıştık o hala aynı takımın başında, bense 20 yılda 20 takım değiştirdim" - "Barcelona'yla aynı manteliteye sahibiz, aynı oyunu oynuyoruz. Tek farkımız; onlar şampiyonluğa oynuyor, biz küme düşmemeye" ve "Milli takımın başına illa yabancı hoca gelecekse benim Alman pasaportum da var." açıklamaları asla unutulmayacak futbol aforizmalarıdır aslında.
Bu konuya farklı bir yaklaşım ise "Kovulmayan teknik direktör, teknik direktör değildir." açıklamasıyla Ümit Özat'tan gelmiştir.
Yine de gülümseten açıklamaların yıldızı hiç şüphe yok ki Sergen Yalçın’dır... Türk futbolunun gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu Sergen'in ince zekası, açıklamalarına da yansımıştır. Bir muhabirin "Sergen, Tigana senin için 4 kilo versin onu Avrupa’ya transfer ettireyim demiş. Ne diyeceksin" sorusuna verdiği " 4 kilo versem jokey olurum diyorum" cevabı- Bir başka muhabirin "Tigana senin için ondaki futbol zekası bende de Platini'de de yoktu demiş. Ne diyeceksin?” sorusuna yapıştırdığı "Hocam doğru söylemiş" cümlesi, kendine güveni ve rahatlığının göstergesidir aslında... Zamanında, Bayern Munich'in kendisini ısrarla isteyip, daha sonra transferinin suya düşmesiyle ilgili olarak yaptığı "Adamlar futbolumu beğenip almak istediler, sonra beni araştırınca almaktan vazgeçtiler."açıklaması da, Sergen'i yansıtan bir başka cümledir. Ancak hiç şüphesiz "Hiç bir golü kız arkadaşına hediye ettiğin oldu mu ? sorusuna verdiği "Aynı golü iki farklı kıza hediye ettiğim bile oldu." cevabı Sergen'in en unutulmayan cümlesidir.
Beşiktaş'ın 10 numarası böyle gülümsetti hep... Galatasaray'ın 10 numarası Hagi ve Fenerbahçe'nin 10 numarası Alex ise daha saha içi kokan açıklamalar yaptılar genellikle. Hagi'nin: "Takımı kaybettiğinde ağlamayan futbolcu, yıldız olamaz" cümlesi ve Alex'in ""Hayal edebilirseniz, gerçekleştirebilirsiniz." cümleleri gibi...
İmparator Fatih Terim’in her soyunma odası konuşması ise “Motivasyon” kelimesine başka anlamlar kazandırdı…
Doğal Fatih Hoca 2000 Uefa Finali Maç Öncesi Soyunma odası konuşmasından bir bölüm verelim…
Bir başka unutulmayan futbol cümlesi ise yaşayan Beşiktaş efsanelerinden Pascal Nouma'ya aittir: Nouma:"Öldüğümde beni İnönü'ye gömün ve ben ciddiyim" diyerek neden Beşiktaşlı taraftarın aşkı olduğunu unutulmayacak bu kelimelerle kanıtlamıştır.
Beşiktaş'ın Galaktikos projesinde İstanbul'a gelen Simao'nun "İspanya’da yarım sezonda almadığım darbeyi burada bir hazırlık maçında aldım." cümlesi Türkiye'de futbolumuza dair tartışmalara yeni bir boyut getirmiştir... Ancak asıl tartışmayı o sene takımın lideri olan Bernd Schuster'in "Türkiye'de 60'ların futbolu oynanıyor" cümlesi yaratmıştır. Yine Schuster'den bir dönem önce Galatasaray’ı çalıştıran Frank Rijkaard'ın "Aslında her şeyden biraz var Türk futbolunda. Ama hiçbir şey tam yok" açıklaması Schuster'le aynı paralelde olan ve unutulmayacak bir aforizmadır....
Tabii unutulmaz futbol aforizmalarımız demişken, Mustafa Denizli'nin futbol sözlüğümüze soktuğu "%51" kavramı ile forvet ile orta saha kavramını birleştirip ürettiği "10 değil 10.5 numara" tanımını unutmamak lazımdır....
İşte geçmişten bugüne Türk Futbol tarihi kitabına yazılmış unutulmayacak sözler...Kimi güzel bir gol sevinci coşkusunda, kimi klas bir çalım estetiğinde, kimi ise ağları bulan mükemmel bir gol inceliğinde...
Kafamızı açan,düşüncelerimizde ver kaçlar yapan bu güzel futbol aforizmalarının artması dileğiyle..
Bu sözler nasıl unutulur!
27 Eylül 2012 1:29