Bu nasıl savunma?

İki ceza alanını saymazsanız, orta alanın kralı Trabzonspor...

Ama neye yarar?

Zaten futbolda ne oluyorsa iki ceza alanında olmuyor mu?

Giriyorsun atamıyorsun...

Giriyorlar, atıyorlar...

O zaman ne kıymeti kaldı 'al gülüm-ver gülüm'ün...

Trabzonspor'un ilk yarıda yediği gole bakın...

Savunmasında beş adam...

CSKA hücumunda iki adam...

Trabzonspor, savunmasında rakibinden iki katı kalabalıkken gol yiyorsa...

Bu maç nasıl kazanılır...

Kazanamadı zaten...

Adrian tek başına direnen, isyan eden, iş yapan oyuncuydu...

Biraz da Colman...

Zokora'nın eski maçlarını aratan pasif oyunu...

Serkan'ın iyiler arasına giremeyişi, özellikle ikinci yarıda Trabzonspor'u çok bozdu...

CSKA'nın belki de tek özelliği 'hızlı hücum'du...

Onu da ikinci yarıda mükemmel yaptılar...

ADAMLAR BULUYOR!..
Vagner Love'un çıkışları, Doumbia'nın kıvraklığı farklı sonucu ortaya çıkardı...

Oysa oyunun geneline baktığınızda topla daha fazla oynayan, topla daha fazla buluşan hep Trabzonspor oldu...

Ama neye yarar?

Ne kendi ceza alanı içinde dirençli kalabildi...

Ne de rakip ceza alanı içinde etkili olabildi...

Düşünün, Halil, kalecinin bile kalesinde olmadığı pozisyonu rakip oyuncuya nişanlarken...

CSKA'lı oyuncular tek vuruşlarla ağları buldular...

Kabul edelim ki, ikinci yarı bundan da daha ağır bir sonuç ortaya çıkabilirdi...

Buna rağmen bu CSKA, bu farkı hak eden bir oyun oynamadı...

Ama Trabzonspor'un yapamadığını yaptı...

Rakibinin zaaflarını iyi değerlendirdi...

Hele Doumbia'nın üçüncü golünde, bir bilek hareketiyle Giray'ı bir kenara atışı, son vuruştaki ustalığı müthişti...

İşimize gelmese de müthişti...

Adamlar gidip Fildişi Sahilleri'nden, oradan, buradan buluyorlar...

Biz bir türlü bulamıyoruz...

Sorun bakalım o oyunculara...

'İstanbul'da mı, Trabzon'da mı, yoksa Moskova'da mı oynamak istersin' diye...
Moskova'ya dönüp bakmazlar bile...

Ama biz de adamlara bakmıyoruz, adamları adam yerine koymuyoruz...
Sonra başımıza dert oluyorlar...

Trabzonspor bu kötü geceyi hemen unutmalı...

Çünkü şans hala ellerinde, ayaklarında...

Ama bu savunma anlayışına...

Bu hücumdaki yetersizliğine, mutlaka bir çare bulmalı...