UEFA podyumuna çıkınca adeta kimlik değiştirmişler, dahası bir ve bütün olmuşlardı. Birbirinden kopuk Eskişehir yolculuğundan gerekli dersi çıkarmışlar, oyunu birlikte oynamaya, birbirlerini tamlamaya ve tamamlamaya karar vermişlerdi...
İnönü’deki Beşiktaş’ın bu anlamda özlenen bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirdiğine tanık oluyorduk...
Türkiye - İsrail ilişkilerindeki gerginlik ve her türlü provokasyona uygun ortamda, Çarşı’nın bilinçli ve disiplinli tavrıyla saha dışındaki endişeler dağılırken, saha içinde de huzur veren bir açılış yaptı Beşiktaş...
İsmail’in Almeida’ya yaptığı asist, üçüncü dakikada gelen golle, maçı eğlenceye dönüştürdü...
Sonra tesbih taneleri gibi birbirini izleyen gollerle eğlenceden hep birlikte keyif aldık...
Kaptanlık Quaresma’ya sanki biraz daha ağırbaşlılık, sorumluluk ve paylaşımcılık duygusu kazandırmıştı. Dünkü oyunu her şeyi ile pozitif ve etkiliydi. Almeida’ya sağ ayak dışıyla attığı nefis orta, golün asisti oldu... Hele Egemen’in kafasını bulan goldeki asisti de kalabalık savunma arasından sahibine ulaşan koli gibiydi.
Başka güzellikler de var... Fernandes’in kullandığı faul atışında Aurelio’nun kafa golü gibi... Egemen ve Aurelio gibi esas karakteri savunmacı olan adamların beş golü eğlencede skorun yüzde yirmisine ortak olmaları gibi...
Beşiktaş dün 4-3-3’ü olması gereken en yüksek düzeyde bir doğruluk ve verimlilikle oynadı... Necip, Aurelio ve Fernandes kusursuzdular. Hücuma da savunmaya da aynı sorumlulukla katkıda bulundular. Ekrem ve İsmail, sadece bek gibi değil, aynı zamanda kanat oyuncuları gibi oynadılar...
Beşiktaş takımı yerli- yabancı, savunmacılar - hücumcular ya da yıldızlar - emekçiler biçiminde tanımlanabilecek rahatsızlık yaratan bölünmüşlükten ve kopukluktan da kurtulabileceğini gösterdi...
Edu’yu da görmüş olduk... Golünü alkışlayarak. Darısı Mustafa Pektemek’in başına!
Dünkü Beşiktaş, sadece Maccabi Tel Aviv gibi genç, mücadeleci ve dirençli bir takımı devirmekle kalmadı... Hem içte, hem de dışta rakiplerine karşı bir gövde gösterisi yaparak “başa oynayacağının” mesajını verdi...
Sanırım Dinamo Kiev’i bile sarsacak bir meydan okuma bu... Yakışır!
İnönü’deki renkli gecede futbola sadakat, Beşiktaş ruhuna bağlılık, Tayfur Havutçu ve Serdal Adalı’ya destek tabloları çok güzel de...
Aziz Yıldırım’a yönelik sloganlara itirazım var! Yapmayın arkadaşlar...
Bu bir meydan okuma!
16 Eylül 2011 13:39